TÖB-SEN:”İKTİDAR AKADEMİK LİYAKATI YOK ETMİŞTİR”
Üniversitelerdeki akademik atamalarda ki yandaşlık, akrabalık ilişkileri ve keyfi kararlar ile ilgili Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası (TÖB-SEN) basın açıklaması yayınladı.
TÖB-SEN basın açıklamasında: “Akademik dünyada, atamalar için temel kriterlerin bilimsel başarı ve akademik yeterlilik olması gerektiği tartışmasızdır. Ancak, ne yazık ki, pek çok üniversitede bu kriterler göz ardı edilmekte ve yerine yandaşlık, akrabalık ilişkileri ve keyfi kararlar devreye girmektedir.
Akademik kadroların atanması, üniversitelerin kalitesini belirleyen en önemli unsurlardan biridir. Bu kadrolar, öğrencilerin eğitimi ve bilimsel üretimin merkezinde yer alır. Doçent ve profesör gibi üst düzey akademik pozisyonlar, araştırma, öğretim, uzmanlık ve katkı alanlarındaki başarıları temel alarak verilmelidir. Ancak, ülkemizde bu kadroların torpil, akraba ilişkileri veya politik bağlantılar ile şekillendiği görülmektedir. Bu durum, liyakat temelli bir sistemin işlerliğini zayıflatmış ve bilimsel başarıdan daha çok kişisel ya da çevresel faktörlere dayalı atamaların önünü açmıştır.
Üniversiteler Dünya ile Rekabet Edemez Duruma Gelmis Durumdadır
Üniversiteler, bilimsel araştırma ve yenilikçi düşünce üretmekle sorumlu kurumlar olarak, global ölçekteki bilimsel rekabetin de önemli oyuncularıdır.Akademik kadrolar, liyakat ve bilimsel başarı yerine kişisel ilişkiler ve siyasi bağlar üzerinden dağıtılmakta, bu üniversiteler bilimsel kalkınma açısından geri planda kalmaktadır. Torpil veya akrabalık ilişkileri üzerinden yapılan atamalar, eğitimdeki kalitenin düşmesine, araştırmaların verimliliğinin azalmasına yol açmıştır. Bunun sonucunda, bu üniversiteler dünya ile rekabet edemez duruma gelmis durumdadır. Oysa uluslararası düzeyde saygınlık kazanmak, yalnızca bilimsel başarıya ve yeniliğe dayalı bir akademik yapıyla mümkündür.
Akademik Özgürlük ve Bağımsızlık Açısından da Büyük Önem Taşır
Akademik kadroların atanması sürecindeki şeffaflık eksikliği, eğitim sisteminde ciddi eşitsizliklere sebep olmustur. Tarafsız ve adil olmayan bir atama süreci, yalnızca bilimsel başarıya dayalı olmayan atamalar yaparak, yetenekli akademisyenlerin ve araştırmacıların önünü kesmiştir.Oysa Akademik başarıya dayalı, şeffaf ve objektif kriterlere dayalı bir atama sistemi, hem akademik camianın hem de öğrencilerin güvenini kazanır. Ayrıca, akademik özgürlük ve bağımsızlık açısından da büyük önem taşır.
İyi bir atama sistemi, üniversitelerin bilimsel kalkınmasının ve global başarılarının temelini oluşturur. İlk düğme doğru şekilde atıldığında, hem üniversite hem de ülke bilimsel anlamda büyük bir yol alır. Tarafsız bir atama süreci, sadece akademik kadrolar için değil, eğitimdeki kalitenin artırılması, araştırma üretkenliğinin ve bilimsel katkıların artması açısından da kritik bir adımdır. Üniversitelerde bilimsel başarı ve nitelikli araştırmalar ön plana çıkmalıdır. Bu, sadece üniversitelerin gelişmesiyle değil, aynı zamanda ulusal ve küresel bilim dünyasında saygınlık kazanmasıyla da ilgilidir.