Atatürkçü Düşünce Derneği; Genel Yönetim Kurulu, Genel Denetleme Kurulu, Yüksek Disiplin Kurulu, Şubeleri ve Üyeleri, Lozan ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Türkiye’ye sağladığı avantaja sahip çıkılmaması durumunda laik ve demokratik anlayıştan hızl uzaklaşılacağını belirterek, Atatürk Devrimlerine sahip çıkılmalı çağrısı yaptı.
ADD Genel Merkezi tarafından yayınlanan Samandağ ADD Şube Başkanı Atiye Sönmez Erdoğdu tarafından Hatay kamuoyuna duyurulan açıklamada, “Atatürkçü Düşünce Derneği; kurulduğu günden itibaren demokrasinin tüm kurumlarına ve kurallarına; Cumhuriyetimizin temel niteliklerine ve kazanımlarına ödün vermeksizin sahip çıkmaktadır. Demokrasimizin rafa kaldırılmasına, Anayasa Maddelerinin örselenmesine, demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan laikliğin kaldırılmasına canımız pahasına karşıyız. Her türlü vesayet zihniyetinin tam karşısındayız. Türk Milleti’nin yapısına, kişiliğine ve karakterine en uygun yönetim şekli olan demokrasiye sahip çıkmayı bir yurttaşlık görevi olarak görmekteyiz. Anayasal zemin ve kurallar dâhilinde demokrasimizin güçlenmesi için çalışmaktayız. Hemen belirtmeliyiz ki yakın tarihimizde yaşanan askeri darbelerin mağdurlarınca kurulmuş bir Demokratik Kitle Örgütüyüz. Kuruluşumuzda var olan bu maya; bugün her zamankinden daha güçlü ve daha sağlam bir şekle bürünmüştür. Kendisini ısrarla Demokratik Kitle Örgütü olarak ifade eden, tanımlayan başkaca bir kurum yoktur. Millet ve devlet olarak yaşadığımız sorunların temelinde, üzülerek belirtmeliyiz ki Atatürk’ün çizdiği rotadan uzaklaşmamız yatmaktadır. En son ANDIMIZ ve Devlet Madalyalarından, Nişanlarından Atatürk Kabartmalarının kaldırılması vicdanlarımızı sızlatan ciddi meselelerdir. Aynı şekilde, “sarıklı amiral” görüntüsü geniş kesimlerde kaygıya yol açmıştır. Bununla birlikte, toplumsal kutuplaşma ve kamplaşma giderek tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Birbirini anlamak istemeyen, birbirini ötekileştiren, birbirini neredeyse vatan haini ilan eden, her konuşulandan bir mana arayan sıkıntılı ve sorunlu bir sosyal yapıya büründüğümüz gerçeği ile yüzleşmekteyiz. Oysa, Atatürk’ün Milliyetçilik anlayışında “tasa da, kıvançta birlik ve beraberlik” esastır.
LOZAN VE MONTRÖ HER TÜRLÜ HASSASİYETİN ÜSTÜNDE TUTULMALIDIR
Toplumsal kutuplaşmanın en büyük nedeni yaratılan acımasız algı operasyonlarıdır. Başta yazılı ve görsel basının bu konuda ki tavrı dikkat çekici ve düşündürücüdür. Bir yarısının diğer bir yarısına hoş gözle bakmadığı toplumlar, yok olmaya mahkûmdurlar. Toplumsal ayrışmaları derhal sonlandırmamız yaşamsal önemdedir. Bu konuda, özellikle siyasileri ve yazılı görsel basınımızı sorumlu davranmaya, söylemlerini gözden geçirmeye davet ediyoruz. Atatürkçü Düşünce Sistemi’ni özümsemiş herkes gerçek anlamda yurtseverdir. Ülkemizin, vatanımızın, devletimizin bölünmez bütünlüğünü ve Cumhuriyetimizin değerlerini savunmak ve sahiplenmek yurtseverliğin, vatanseverliğin bir gereğidir. Vatanını seven, Milli benliğe sahip her vatandaş; milletini ve devletini korumak kaygısıyla hareket eder… Düşünür… Üretir… Paylaşır. Vatanseverler içinden demokrasi düşmanı çıkmaz. Vatanseverler içinden hain çıkmaz. Yeter ki siyasi argümanlar ve algılarla değil; birbirimizi anlamaya çalışarak hareket edelim. Emperyalizmin “böl parçala ve yönet” projesini boşa çıkarmış bir büyük lidere sahibiz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde tarihte emperyalizmi ilk kez yenmiş bir Milletiz. Ancak; yanlışlıklara ve sorunlu uygulamalara dikkat etmediğimiz takdirde; bölünüp parçalanacağımız kaygısını yaşamaktayız. Bu nedenle, Lozan ve Montrö konusundaki hassasiyetlerin her türlü siyasi ve kişisel algının üstünde tutulmasında yarar görmekteyiz. Lozan ve Montrö hassasiyeti olsa olsa yurtseverliğin bir işaretidir. Millet ve Devlet olarak varlık nedenimiz olan Lozan ve Montrö’ya ısrarla vurgu yapmamızın başkaca bir anlamı olamaz.
reklam
KAZANIMLARIMIZI ATATÜRK DEVRİMLERİNE SAHİP ÇIKARAK KORUYABİLİRİZ
Anayasa, herkesi bağlar. Demokrasi, hepimiz için gereklidir. Kişilere ya da kesimlere özel yaklaşımlar, Anayasamıza aykırı olduğu gibi demokratik anlayışla da çelişmektedir. Bütünün hayrına olan birlik ve beraberliğimizi koruyucu çabamızı sürdüreceğiz. Atatürkçü Düşünce Derneği; toplumun her kesiminin Anayasal sınırlar içerisinde; fikir ve düşünce açıklamasını bir vatandaşlık hakkı olarak görmektedir. Bu hak, Anayasamızın 26. maddesince güvence altına alınmıştır. Fikir açıklayan ya da görüş beyan eden yurttaşlarımızın meslek, unvan ve statüsü ne olursa olsun; belirtilen düşüncelerin içeriği değerlendirilmelidir. Unvan ve statü, içeriğin önüne geçmemelidir. Unvan ve statü, içeriği gölgelememelidir. Görüş açıklayanlar; büyükelçi, hekim, öğretmen, avukat, işçi, emekli, genç, yaşlı, öğrenci olabileceği gibi emekli asker de olabilir. Demokrasiler; tolerans rejimleridir. Tolerans ise ön yargılardan, peşin hükümlerden arınmayı ve sıyrılmayı zorunlu kılar. Bu bağlamda; emekli büyükelçilerin, emekli parlamenterlerin ve emekli amirallerin düşüncelerini açıklamalarını, Anayasamızın 26. maddesi kapsamında değerlendirmekteyiz. Biçimsel, şekli tartışmaların yararına inanmıyoruz. “vesayet” ve “darbe” söylemlerinin gündemde tutulmasını, geçmişin kötü örneklerinin canlı tutulmasını daha büyük sosyal yaralara yol açacağı endişesiyle istemiyoruz. Atatürkçü Düşünce Derneği; bir Demokratik Kitle Örgütü olarak; siyasileri, yazılı ve görsel basınımızı ve yurttaşlarımızı bu konularda bir kez daha duyarlı davranmaya davet etmektedir. Hepimiz için demokrasi, hepimiz için adalet, hepimiz için saygı, sevgi ve hoşgörü talebimizi yineliyoruz. Atatürk Devrimi’nin kazanımlarına, Cumhuriyetimizin temel niteliklerine sahip çıkarak demokrasimizi yaşatabiliriz. Milli birlik ve bütünlüğümüzü koruyabiliriz. Atatürk’ün çizdiği rotadan uzaklaşmanın neden olduğu sorunları yaşadığımızı bir kez daha hatırlatıyoruz” ifadelerine yer verildi.
reklam