Ses Hatay Şube Eş Başkanı Sedat USLU: GÜVENCESİZLİĞİN KALICI HALE GETİRİLMEMESİ VE GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN BİRLİKTE YÜRÜYELİM « Hatay Yeni Haber Gazetesi

23 Kasım 2024 - 17:57

Ses Hatay Şube Eş Başkanı Sedat USLU: GÜVENCESİZLİĞİN KALICI HALE GETİRİLMEMESİ VE GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN BİRLİKTE YÜRÜYELİM

Ses Hatay Şube Eş Başkanı Sedat USLU: GÜVENCESİZLİĞİN KALICI HALE GETİRİLMEMESİ VE GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN BİRLİKTE YÜRÜYELİM
Son Güncelleme :

07 Temmuz 2017 - 13:02

252 views

           GÜVENCESİZLİĞİN KALICI HALE GETİRİLMEMESİ VE GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN BİRLİKTE YÜRÜYELİM

       Ses Hatay Şube Eş Başkanı Sedat USLU Toplu sözleşmeye yönelik basın toplantısı düzenledi.

Ses Hatay Şubesinde yaptığı basın toplantısında konuşan Eş Başkanı Sedat USLU şunları söyledi: ‘’Bilindiği üzere, kamuda çalışan 2 milyondan fazla kamu emekçisini ilgilendiren, onlarla birlikte ailelerini ve emeklileri de eklediğimizde aslında milyonlarca kişiyi doğrudan etkileyecek olan kamu görevlileri toplu sözleşme görüşmeleri bu yıl Ağustos ayında gerçekleştirilecek. 2018- 2019 yıları arasındaki kamu emekçilerinin mali ve özlük haklarının önemli bir kısmının belirleneceği toplu sözleşme Ağustos ayında imzalanacak.

Sendikamız SES, kuruluşundan bu yana grevli toplu sözleşmeli sendika hakkını savunmuş, bunun için mücadelesini kesintisiz olarak sürdürmüştür. Bu bakımdan toplu sözleşme süreçleri Sendikamızın mücadelesi açısından oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Ağustos ayında başlayacak olan toplu sözleşme görüşmeleri ile ilgili değerlendirmelerimizi ve mücadele takvimimizi siz basın emekçileri aracılığı ile kamuoyu ile paylaşmak isteriz.

Öncelikli olarak, 4688 sayılı yasa başta olmak üzere Türkiye’deki mevzuat ile belirlenmiş olan kamu görevlileri toplu sözleşme süreçlerinin gerçek bir toplu sözleşme ve grev hakkını kapsamadığını belirtmek isteriz. Gerçek bir toplu sözleşmeden bahsedebilmek için TİS’e taraf olan sendikaların iktidardan ve sermayeden bağımsız olması gerekmektedir; oysa ülkemizde yetkili sendika olan ve TİS’i imzalayan Memur-Sen’in böyle bir bağımsızlığı olmadığı herkes tarafından bilinmektedir. Yine gerçek bir toplu sözleşmeden bahsedebilmek için olmazsa olmazlardan biri olan sendikal örgütlenme özgürlüğünün Türkiye’de olduğunu söylemek mümkün değildir. Ve yine gerçek bir toplu sözleşme için grev hakkının yasal olarak tanınmış olması ve bu hakkın kullanılabiliyor olması gerekmektedir. Uluslararası sözleşmelerde de tanınan bir hak olan grev hakkının, Anayasanın 90. Maddesi gereğince tanınması ve iç mevzuata uyarlanması gerektiği halde ve grev hakkının olduğuna ilişkin AİHM kararları da dahil olmak üzere yüzlerce mahkeme kararı olmasına rağmen iç mevzuatta bir düzenleme yapılmamakta ve grev hakkı engellenmeye çalışılmaktadır, bu hakkı kullananlara yönelik baskılar da devam etmektedir. Sendikamız, bir sendikal hak olarak grev hakkını kullanmaktadır, kullanmaya da devam edecektir. Bu nedenler başta olmak üzere Türkiye’de kamu alanında gerçek bir toplu sözleşme hakkından bahsetmek mümkün değildir.

Tüm bu nedenlerle, 4688 sayılı yasa başta olmak üzere gerçek bir toplu sözleşmenin önündeki tüm yasal ve fiili sınırlılıklar kaldırılmalı, uluslararası sendikal haklara ve sözleşmelere uygun olarak mevzuat yeniden düzenlenmeli; sendikal örgütlenme özgürlüğü sınırsız olarak sağlanmalı ve güvence altına alınmalı, iktidarların sendikalar üzerindeki her türlü ilişkisi-tarafgirliği ve baskısı ortadan kaldırılmalıdır. Sendikamız, gerçek bir toplu sözleşme hakkı için fiili mücadelesini sürdürecektir.

Bu yıl gerçekleşecek olan toplu sözleşme görüşmeleri OHAL koşullarında, sendikal faaliyetler ve kamu emekçilerinin üzerinde baskının alabildiğine arttığı, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin sorunlarının artarak biriktiği, ayrıca haklarımıza yönelik yeni kapsamlı saldırıların gündemde olduğu bir süreçte gerçekleştirilecektir. KHK’lar ile 100 binden fazla kamu emekçisinin bir gecede, herhangi bir gerekçe dahi gösterilmeden ihraç edildiği ve kamu emekçilerinin iş güvencesinin fiilen ortadan kaldırıldığı bir süreçte gerçekleşecektir. Kamu emekçilerinin zaten sınırlandırılan iş güvencesinin tamamen kaldırılması için kamu personel rejiminde ve 657 sayılı yasada kalıcı düzenlemeler yapılarak, KHK’lar ile oluşturulan güvencesizliğin yasal olarak kalıcı hale getirilmesi planlandığı, bu yönde mevzuat hazırlıklarının sürdüğü bir süreçte toplu sözleşme görüşmeleri yapılacaktır. Önceki Sağlık Bakanlarından olan, şimdi ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olan Mehmet Müezzinoğlu da bu kapsamlı saldırıyı “memurluk tapulu mal gibi olmayacak” diyerek özetlemiş, hem gerçekleri çarpıtmaya çalışarak sonsuz bir iş güvencesi varmış gibi kamuoyunu yalıtmaya çalışmış, hem de aslında ne yapmak istediklerini açık olarak ifade etmiştir.

 

Bu dönem toplu sözleşme görüşmeleri, son dönemlerde gerçekleştirilen toplu sözleşmelerle kamu emekçilerinin ekonomik kayıplarının karşılanmadığı, tersine ekonomik kayıplarla süreçleri tamamladıkları, kamu emekçilerinin reel ücretlerinin gerilemiş olduğu bir ortamda gerçekleşmektedir. Yine ödemelerin emekliliğe yansıtılması, vergi dilimi oranlarının indirilmesi taleplerimiz de karşılanmamıştır. Ekonomideki kötü gidişatın derinleşerek devam ettiği ve emekçiler için krize dönüştüğü, enflasyonda, işsizlikte yaşanan ciddi artış yaşandığı, ücretlerin genel olarak her geçen gün eridiği,  gelen zamlarla hayatın giderek pahalılaştığı bir süreçte toplu sözleşme görüşmeleri yapılacaktır.

Bunlarla birlikte sağlık ve sosyal hizmetle emekçilerinin bir önceki toplu sözleşmede çözülmemiş, sözleşmeyi imzalayan sendika ve hükümetin işbirliği ile oyalamaya-sürüncemeye bırakılmış ve acil çözüm bekleyen, birikmiş yığınla sorunu bulunmaktadır.

Bunlardan biri fiili hizmet süresi zammı hakkı, daha bilinen ifade ile yıpranma payı hakkıdır. Haftada 40 saat olan yasal sürenin çok üzerinde ve ağır koşullarda çalışan, yıpranan sağlık ve sosyali hizmet emekçilerine,  çalıştığımız alanların “ağır ve tehlikeli işler” kapsamında olduğu değerlendirilmesine rağmen yıpranma payı ödenmiyor. Sendikamızın ve sağlık emekçilerinin yıllardır mücadele ettiği yıpranma payı hakkı hükümet tarafından verilen sözlere ve oyalamalara rağmen herhangi bir adım atılmamıştır. 2016-2017 yılı toplu sözleşme mutabakat metninde ise, emekçilerle dalga geçer gibi sadece “bir komisyon oluşturulacağı” ve bir taslak hazırlanacağı karara bağlanmıştır. Aradan geçen 2 yıla rağmen ise ortada komisyon da, taslak da yoktur, sadece emekçileri oyalama vardır. Bugünlerde ise yıpranma payı talebinin bir torba yasanın içine koyularak Meclisten geçirilmek istendiğini duyuyoruz.

Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri için artan iş yükü ve ağır çalışma koşullarının düzeltilmesi, sağlık emekçilerinin performans sitemi altında ezilmesini engelleyecek ve performansı kaldıracak herhangi bir düzenleme, özellikli birimlerde çalışanların riskli birim katsayıları ile ilgili sorunları çözecek herhangi bir düzenleme son toplu sözleşmede yer bulmamıştır. Sağlık çalışanlarının sağlığı ile ilgili hiçbir konu toplu sözleşmede gündeme getirilememiş, bu konuda hiçbir adım atılamamıştır. 4/C’lilerin, sözleşmelilerin ve taşeron çalışanların kadroya alınmasına ilişkin hiçbir düzenleme yapılmamıştır.

Sağlık ve sosyal hizmet alanı toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en yoğun yaşandığı alanlardan bir tanesidir. % 60’ın üzerinde kadın çalışanın olduğu bu alanda, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yaygın olduğu, kadın emeğinin bakım hizmetlerine sıkıştırıldığı ve karar verme süreçlerinde yok sayıldığı görülmektedir. Kadın emekçilerin taleplerine ilişkin hiçbir düzenleme yapılmazken, mevcut haklar da tırpanlanmaya çalışılmış, süt iznini fiilen ortadan kaldıracak düzenlemeler yapılmıştır. Kadın sağlık emekçileri bazen başka bir kadını korumaya çalışırken, bazen kendi yaşamlarındaki erkeklerin şiddetine maruz kaldıklarında korunamamış ve işyerlerinde öldürülmüştür. Yani birikmiş ve yığınla çözülmeyi bekleyen acil sorunlarımız bulunmaktadır.

Tüm bu tablo karşısında ve OHAL koşullarında SES olarak, Ağustos ayında başlayacak toplu sözleşme görüşmelerine yönelik çalışmalarımızı başlatmış bulunuyoruz.

-Gerçek bir toplu sözleşme ve grev hakkı için

-KHK’lar ile hukuksuz şekilde ihraç edilen kamu emekçilerinin işlerine geri dönmeleri için

-Sendikal haklar üzerindeki her türlü baskının kaldırılması için

-İş güvencemize yönelik her türlü saldırıya, kamu personel rejiminde bu yünde yapılmak istenen her türlü düzenlemeye karşı iş güvencemize sahip çıkmak için

-İnsanca yaşayacak bir ücret için

-Temel ücretimizin artırılması için, Ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması için

-Fiili hizmet süresi zammı/ yıpranma hakkının oyalama konusu olmaktan çıkartılması, torba yasayla gizlice değil emekçilerin istediği şekilde çözülmesi için; geçmiş çalışılmış yıllar dahil edilerek bir düzenleme yapılması, ayrım gözetmeksizin tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçileri yıpranma payından yararlandırılması ve yıpranma payından ne şekilde yararlanılacağının yapılan işe, çalışma alanı ve koşullarına göre, yıpranma derecesine göre kademelendirileceği bir şekilde düzenlenmesi için;

-24 saat açık, ücretsiz ve anadilinde kreşler sağlanması için,

-Sağlıkta şiddet yasası çıkartılması için

-Performans sisteminin kaldırılması için

-Kadın sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine uygulanan ayrımcılık, mobbing, baskı ve şiddete son verilmesi için,

-Yönetim kademeleri için pozitif ayrımcılık ilkesi gözetilerek kadın kotaları getirilmesi için

-Sağlıkta cepten ödemelerin kaldırılması için

-Sosyal hizmeti bir “lütuf” haline getirilen uygulamaların kaldırılması için

-Sağlık ve sosyal hizmetlerin kamusal hizmetler olarak ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir, anadilinde sunulması için toplu sözleşme görüşmeleri sürecine en etkili şekilde katılmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

 

Bu taleplerimiz çerçevesinde Temmuz ayı sonuna kadar işyerlerinde yoğunlaştırılmış bir şekilde bildirilerimiz dağıtacağız, toplantılar, söyleşiler etkinlikler düzenleyeceğiz; sosyal medyadan da kampanyalar örgütleyerek Temmuz ayında her Salı ve Perşembe günü toplu sözleşme taleplerimizi yaygınlaştıracağız; Temmuz ayı sonunda Bakanlıklar ve illerde İl Müdürlükleri aracılığı ile taleplerimizi Bakanlıklara ileterek sesimizi duyuracağız.

Olağanüstü koşullarda, ama emekçilerin birlikte mücadelesi ile her türlü zorluğu ortadan kaldıracağına olan bilincimizle; grevleri yasaklandığında yasağa karşı mücadele eden cam işçilerinden aldığımız umutla, adalet talebiyle yollara düşen binlerce insanda aldığımız enerjiyle, yaşamak ve yaşatmak için mücadele eden sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinden aldığımız kararlılıkla, kamu emekçilerinin yıllara dayanan mücadele deneyiminden aldığımız güçle toplu sözleşme sürecinde sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin seslerini güçlendirecekleri bir çalışma için yola koyulduk.

Ve haklarımız için, gerçek bir toplu sözleşme için “birlikte yürüyelim” diyoruz… İşyerlerinden başlayarak üyemiz olan olmayan tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini bu süreci birlikte örgütlemeye, birlik olmaya, ses olmaya, güç olmaya, haklarımızı alana kadar mücadele etmeye çağırıyoruz. (Haber Merkezi)

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.