Ahmet Atakan’ın yakınları haykırdı: SUÇLULARI AKLAYAMAZSINIZ
2013 yılında Gezi Eylemleri sırasında polisin attığı gaz kapsülünün başına isabet etmesi sonucu hayatını kaybeden Ahmet Atakan’ın ailesi tarafından açılan davadaki son gelişmelerle ilgili Atakan ailesi ve arkadaşları tarafından bir basın açıklaması düzenlendi.
Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan, babası Ali Atakan, Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz, CHP Hatay Milletvekili Serkan Topal, Avukat Ali Habip, Hasiad Başkanı Murat Hayzaran, Avukat Hatice Can’ın da aralarında bulunduğu bir grup tarafından gerçekleştirilen basın açıklamasında Ahmet Atakan’ın davasının aradan geçen 8 yıla rağmen soruşturma aşamasına dahi geçilememesi nedeniyle tepki gösterildi. konuyla ilgili yapılan açıklamada, “Bilindiği üzere 10 Eylül 2013 tarihinde polisin attığı gaz fişeği ile yaralanıp hayatını kaybeden Ahmet Atakan’ın ölümü ile ilgili başlatılan soruşturmada, sorumluluğu olduğu tespit edilen polisler hakkında Hatay Valiliği İl İdare Kurulu soruşturma izni vermemiş, bu karara Ahmet Atakan’ın ailesi adına itiraz etmiştik. İtirazımızı inceleyen Adana Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi itirazımızın reddine karar verdi. Ahmet’in polisin attığı gaz fişeği ile yaralandığı ve ardından hayatını kaybettiği dosya kapsamındaki raporlarla sabit iken verilen bu karar elbette hukuki değildir. Bugün adalet mücadelemizin devam ettiğini, bu kararın hukuka aykırı olduğunu, faillerin aklanmasına izin vermeyeceğimizi bir kez daha ifade etmek üzere bir araya geldik.
VALİLİK SORUMLULUĞU ÜZERİNDEN ATMAYA ÇALIŞTI
Kararı değerlendirmeden önce soruşturma sürecini ve yargının failleri aklama çabalarını kısaca hatırlatmak isteriz: Bilindiği üzere Ahmet, 09 Eylül 2013’te Gezi eylemlerinin devamında meydana gelen ODTÜ ağaç kıyımına karşı yapılan Anayasal haklar çerçevesinde yapılan eylem için toplanan halka polisin yoğun gaz bombası ve tazyikli kimyasal su ile saatlerce süren müdahalesi sırasında, 10 Eylül’ün ilk saatlerinde atılan gaz kapsülünün başına isabet etmesi ile ağır yaralanmış ve kaldırıldığı Antakya Devlet Hastanesinde yaşamını yitirmişti. Hatay Valiliği aynı gün 09.45 de yaptığı açıklamada, Ahmet’in “yüksek bir yerden düşerek öldüğü”nü açıklamış, pek çok benzer soruşturmada olduğu gibi soruşturmayı yönlendirmeye, üzerinden sorumluluk atmaya çalışmıştı. Ahmet’in ölümüyle ilgili başlatılan, Hatay Cumhuriyet Başsavcılığının devam eden soruşturması kapsamında toplanan delillerle, Ahmet’in bulunduğu yere gazlı müdahale yapıldığı, müdahaleyi yapan şortland aracı, bu araçtan atış yapıldığı ve bu araçtaki görevliler tespit edilmişti. Ahmet Atakan’ın ölümüne ilişkin Adli Tıp Kurumu raporunda ise ‘Bedendeki kırıkların düşmeyle uyumlu olduğu ama düşme öncesi bir travmaya maruz kalıp kalmadığının da adli tahkikatla anlaşılacağı” değerlendirmesine yer verilmişti. Bu tespitlere rağmen Hatay Valiliği 29.04.2014 tarih ve 31 sayılı kararıyla şüpheli polislerin soruşturulmasına izin vermemiş ve dosyayı kapatmak istemişti. Karar yaptığımız itiraz red edilmişti.
ALINAN KAN ÖRNEKLERİ %99,99 UYUMLU
Bu kararın ardından, dosyasına gelen bilirkişi raporunda olay yerinden elde edilen 4 adet gaz bombası dış kabındaki kan numunelerinden elde edilen DNA profili ile yani kapsullerin üzerinde buluna kan ile Ali ATAKAN ile Emsal ATAKAN’ın kanlarının %99,99 şekilde ebeveyn uyumluluğu gösterdiği tespit edilmiştir. Böylece Ahmet Atakan’ın gaz fişeği ile yaralandığı bilirkişi raporu ile sabit hale geldi. Gaz kapsülü üzerindeki kanın Ahmet Atakan’ın annesi ve babası ile %99,9 kan eşleşmesine rağmen Hatay Valiliği Cumhuriyet Başsavcılığının yeniden soruşturma iznini bilirkişilerin doğru değerlendirme yapmadığı iddiası ile redetmiştir. Belirtmek isteriz ki söz konusu bilirkişiler Devletin resmi kurumlarının bilirkişileridir. Buna rağmen Hatay Valiliği Soruşturma izni vermemiştir. Soruşturma izni verilmemesi kararının Ahmet’in ailesine tebliğ edilmesiyle birlikte bu karara da itiraz ettik. İtirazımızda: Savcılık tarafından soruşturma kapsamında dinlenen tüm görgü tanıklarının Ahmet’in polis akrep aracından atılan kapsülünün başına isabet etmesi sonucu yaralandığını beyan ettiğini; Adli Tıp Kurumunun 2014 yılındaki raporunda “…adli tahkikat ile olayın aydınlatılmasının uygun olduğu”nun oybirliği ile mütalaaa olunduğu; 2013 yılındaki ölü muayene raporunda sol pariyatel arkada etrafında 6×5 cm’lik alanda ekimoz bulunan kenarları kısmen düzenli künt vasıfta yara mevcut olduğunun belirtildiğini; 2 raporun birlikte değerlendirilmesi sonucunda Bu yaranın gaz kapsülü ile uyumlu olduğunu; Gaz kapsülündeki kanın Ahmet’e ait olduğunun da tespit edildiğini; Bu durumda şüpheliler hakkında kamu davası açılmasının gerekli olduğunu belirttik. Ancak Adana Bölge İdare Mahkemesi kararı dosyadaki tüm bilgilere rağmen tek bir cümle ile “isnat edilen eylemlerin Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yapılmasını gerekli kılacak nitelik ve yeterlilikte olmadığı, itiraza konu kararda yöntem ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, yapılan itirazın KESİN OLMAK ÜZERE REDDİNE” şeklinde oldu.
Başta Ahmet’in ailesi olmak üzere herkesin Adalet beklediği dosyada Adaletin gerçekleşmesi bir kere daha engellenmiş oldu. Dava açılması engellenmiş oldu. Buradan kararı veren Valilik Makmına ve mahkeme üyelerine soruyoruz: Bir kişinin öldürülmüş olması Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yapılmasını gerekli kılacak nitelik ve yeterlilikte bir isnat değil midir? Ahmet Atakan’ın başındaki yaralanmanın gaz fişeği ile uyumlu bir yaralanma olduğu raporlarla sabit değil midir? Gaz fişeğindeki kanın Ahmet’e ait olduğu DNA analizi ile sabit değil midir? Bu durumda Ahmet’in gaz fişeği ile vurulduktan sonra düştüğü ve hayatını kaybettiği sabit değil midir? Gaz kullanma eğitimi alan şüpheli polislerin bu eğitimlerin dışına çıkarak BM tarafından kabul edilen “Güvenlik Güçlerinin, Ateşli Silahlar ve Güç Kullanılmasına Dair Temel İlkeler”in 9. Maddesinde yer alan koşullara, PVSK’nun ilgili maddelerine de uyumayarak hareket etmesi öldürme kastının açık ifadesi değil midir? Bu iddialarla ilgili soruşturma izni verilmeyecek de neyi soruşturacaksınız?
reklam
DEVLET KURUMLARI SUÇUN ORTAĞI HALİNE GELİYOR
Antakya’da adalet isteyen, yurttaşların tamamı bugüne kadar Ahmet gibi saldırılara maruz kalmakla birlikte hukuka aykırı yargılamaların hedefi haline gelmiştir. Adalet isteyen, barış isteyen, eşitlik isteyen bütün vatandaşlar soruşturmalara maruz kalırken yargı ve devlet kurumları polisleri cezasızlık kalkanı ile korumakta ve bu suçun ortağı haline gelmektedir. Bu kararla Ahmet’ten, Ahmet için adalet talebimizden vazgeçmemizi bekliyorlarsa yanılıyorlar. Buradan bir kez daha ifade ediyoruz; Ahmet Atakan polisin öldürme kastı ile attığı gaz kapsülü ile yaralanarak hayatını kaybettiği dosyada görülmektedir. Savcılığın tespit ettiği şüpheliler hakkında Hatay Valiliğince soruşturma izni verilmemesi ve bu karara yapılan itirazın kesin olarak reddine dair mahkeme kararları gerçekliğin yok sayılması suçun ve suçlunun korunmasıdır. Kesin olan bu karara karşı Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapacağız. Abdullah’ın, Ahmet’in öldürüldüğü müdahalelerle halk susturulmak istenmiştir. Ahmet Atakan’ın ölümünden sorumlu olanlar, soruşturma izni talep edilen polis memurlarıyla sınırlı değildir. Barışçıl bir eyleme müdahale talimatı veren dönemin Hatay Valisi, Hatay İl Emniyet Müdürü, ilgili İl Emniyet Müdür Yardımcıları da Ahmet’in ölümünün sorumlularıdır. Bütün sorumluların adalet önünde hesap vermesi gerekmektedir. Ahmet Atakan’ın ölümünden sorumlu olanların yargılanması için soruşturma izni alınmasına gerek yoktur. Şüphelilerin kasten öldürme suçundan Ağır cezada yargılanması gerektiğinden soruşturma izni olmadan savcının iddianame düzenlemesi gerekmektedir. 4483 sayılı Kanun polisin işlediği suçlarda koruma kalkanı olmaktan çıkarılmalı ve suçlular Adalet karşısına çıkartılmalı ve Adil Mahkemelerde yargılanmalıdır” denildi.
reklam