ANTAKYA KADIN DAYANIŞMASI: ‘’OLAĞANÜSTÜ HAL’İN ‘OLAĞAN’ HALE GELMESİNE ALIŞMIYORUZ’’
115 Çocuğun İstismarına Sessiz Kalmayacağız
Antakya Kadın Dayanışması, Sağlık Emekçileri Sendikası Hatay şubesinde bir basın açıklaması düzenledi. Antakya Kadın Dayanışması adına, bir açıklama yapan SES Hatay Şube Kadın Sekreteri Meryem AVCI: ‘’Olağanüstü hal rejiminin gündelik hayatlarımızı etkileyen, hissedilen ve görünen pek çok yüzü var. Görünenler kadar yıkıcı bir görünmeyen yüzü OHAL’in kadınların hayatlarında yol açtığı tahribattır.
Biz kadınlar için OHAL sadece meydanlarda, sokaklarda her an bir çatışma çıkacakmış tedirginliği yaratan eli silahlı kolluk kuvvetlerinin varlığı demek değil. OHAL biz kadınlar için evde, sokakta, işte güvencesizlik demek. Herhangi bir bahaneyle birileri tarafından ihbar edilebilme huzursuzluğu içinde çalışmak demek, gözaltındayken avukatla görüşüp görüşemeyeceğini, yakınlarına haber verip veremeyeceğini bilmemek demek. İşten ihraç edilip kocaya, abiye, babaya, sevgiliye bağımlı kılınmak demek. Parayı verenin kendinde daha çok hak görmesi demek, itiraz edince daha fazla şiddet görmek, ev içinde de emeğimizin daha fazla sömürülmesi demek. Dayanışma için başvurduğumuz kadın derneklerinin, belediyelerin kadın birimlerinin kapatılması demek. Belirsizlikler ve güvencesizliklerle boğuşarak çocuklara bir gelecek sağlamaya çalışmak demek. “Güvenlik” bahanesiyle mahallende, sokağında, hatta evinde LGBTİ olamamak demek. “Güvenlik” bahanesiyle dün konuştuğun, anlamaya çalıştığın tanıdıklarının, komşularının düşmanlaştırıldığına tanık olmak demek. Fetvalarla, çocuklara, kadınlara yönelik ayrımcılığın, istismarın, tacizin, tecavüzün meşrulaştırılmaya çalışılması demek. Nefretle baş etmek demek. Nefretin bir gelecek kuramayacağını daha iyi anlamak demek. Sözümüzü, sorunlarımızı görünür kılan basın yayın organlarının kapatılması, sesimiz kısıldıkça kadın cinayetlerinin artması demek. Meclisi, seçilmiş kadınları siyasetin dışında bırakmak demek. Haklarımızın demokratik ve siyasal kazanımlarımızın gasp edilmesi demek. Her şeyin, bugünümüzün ve geleceğimizin KHK’lerle düzenlenebilmesi demek.
Her ay onlarca kadının öldürülüp onlarca çocuğun istismara uğratıldığı ülkemizde; her güne bir öncekinden daha çirkin haberlerle uyanıyoruz.
Önceki gün İstanbul Küçükçekmece’ de Kanuni Sultan Süleyman Hastanesinde yaşları 18 in altında 115 çocuğun hamile olduğu tespit edildi. Listeye göre 38 çocuğun yaşı 15 ten de küçük.
Hastane yönetiminin kayıtsız kalıp emniyete bildirmediği, sağlık bakanlığının denetlemediği olay bir çalışanın durumu savcılığa bildirmesi sonucu ortaya çıktı.
İktidar yeni bir rejim inşa ederken muhafazakârlık yolunda toplumun içini çürütüyor. Erkek egemenliği söylemlerle yüceltilirken cezalar giderek azalıyor.
Erkek iktidar, kadınların ve çocukların yaşamının karşısında tehlikedir. Ensar da 45 çocuk istismara uğratıldığında ‘ bir kereden bir şey olmaz ‘ diyen iktidar 115 çocuğun sorumlusudur. .
Müftülük yasasının içinde geçen ‘ doğumlar bildirilmek zorunda değil ‘ maddesine karşı çıkarken engellemeye çalıştığımız tam da buydu.
Diyanet çocuklara evlenme yaşları biçerken karşı çıktığımız tam da buydu!
İmam nikâhı çocuk evliliklerini arttıracaktır dediğimizde bundan bahsediyorduk!
Sorumlular, bunlar yaşanırken zorla Müftülük yasasını geçirenler, diyanetin söylemlerini destekleyen, şiddeti meşrulaştıran AKP iktidarıdır.
Sorumluları tanıyoruz. Olayın derhal araştırılmasını ve suçluların cezalandırılmasını istiyoruz.
Bu olayın peşini bırakmayacak; çocuklarımızın hesabını soracağız!
OHAL’in kadın bilançosu: 372 kadın öldürüldü
Neden OHAL’i istemiyoruz açık değil mi?
Sadece 696 No’lu KHK bile OHAL’den kurtulmak istememiz için yeter. Erkeklerin kadınları kolayca katlettiği bu topraklarda, erkekler iyi hal, haksız tahrik indirimi diyerek “cezasız” bırakılır, kolluk ve yargı erkekleri korur. Şimdi de son KHK ile silahlanmış ya da silahlandırılmış erkekler “darbe karşıtıyım” diye cinayet işlese bu kez yargı karşısına bile çıkarılmayacak. Çünkü “bazı” sivillere yargı muafiyeti getiren maddeyle öldürmek, şiddet uygulamak, işkence yapmak yasal koruma altına alındı. “15 Temmuz Darbe Girişimi ile sınırlı” açıklamalarına da inanmıyoruz. İktidar kanadı bile birbirini yalanlarcasına açıklamalar yaptı. Bir de “anayasal suçlar”dan yargılananlara tek tip kıyafet zorunluluğu çıkarıldı. Biz bunların birtakım kişilere işledikleri suçlar için cezasızlık zırhı sağlarken diğerlerini tek tip kıyafet gibi haysiyet kırıcı bir cezalandırmayı yargılama sürerken uygulamak suretiyle peşin hükümle suçlu ilan edeceğini açıkça görüyoruz.
Hep birlikte OHAL kaldırılsın diyoruz!
Çatışmayı derinleştiren, yoksulluğu, eşitsizliği, adaletsizliği büyüten, şiddeti ve nefreti meşrulaştıran KHK düzeni sona ersin.
Son KHK’lar başta olmak üzere, bu süreçte demokratik şekilde yapılmamış yasal düzenlemeler iptal edilsin.
Olağanüstü Hal’in “olağan” hale gelmesine alışmayacağız!” (Haber Merkezi)