
ÇALIŞANLARI YOKSULLAŞTIRANLARA, SAĞLIĞI YÖNETEMEYENLERE SESLENİYORUZ: ARTIK YETER GİDİN
Hatay Tabip Odası Yönetim Kurulu (HTO) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) beraber bir basın açıklamasında bulundular.
Yapılan basın açıklamasın da ilk olarak Hatay Tabip Odası Yönetim (HTO) Kurulu adına Dr. Servet Alkan konuşma yaptı ardından Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) adına ise Filiz Gül basın açıklamasında bulundu.
Hatay Tabip Odası Yönetim Kurulu adına konuşma yapan Dr. Servet Alkan şu ifadelere yer verdi:” Bugün 25 Aralık 2024 Çarşamba. Vergide adalet eylemlerimizin 42. haftasındayız.
21 Şubat 2024 tarihinden bu yana her hafta Türkiye’nin dört bir yanında vergide ve gelirde adalet talebimizi dile getiriyoruz.
Açlık sınırının 24 bin lira, yoksulluk sınırının 67 bin lira olduğu ülkemizde, asgari ücretin açlık sınırının üzerinde olmasını bile çok gören bir hükümet tarafından yönetiliyoruz.
Önümüzdeki hafta memurlara %11 oranında zam yapılması planlanıyor. Emeklilerin bütçede aldığı pay %4,1’e düşmüş durumda. Maliye Bakanı’na göre bu oranların artırılması halinde ekonomi kötü etkilenecekmiş.
Biz sağlık çalışanları olarak, ekonomik krizin halkımızın yaşamını nasıl çekilmez hale getirdiğini görüyoruz.
Hastalarımız ilaçlarının katkı payını bile ödeyemez hale gelmiş durumda.
Maliye bakanlığı muayene katkı payını 200 liraya çıkartmayı planlıyor.
Biz yoksulluğun ve sağlıksız ortamların, hastalıkların en önemli nedenlerinden olduğunu biliyoruz. Ancak hem Sağlık Bakanı, hem Maliye Bakanı, yurttaşlarının sağlıklı olması için değil, halkın gözünü boyamak için algı yaratma peşinde.
Maliye Bakanı aylar önce, milyonlar harcayanların vergi vermediğini ve vergide adaleti sağlayacağını söylemişti. Ancak bugün geldiğimiz noktada, bu kişilerden vergi alınması bir yana, vergi kaçıranların yemek masasında bahşiş olarak verdiklerini bakanlık bize aylık ücret olarak bile vermek istemiyor.
Aile Sağlığı Merkezlerinde ebe ve hemşire meslektaşlarımıza yoksulluk sınırının yarsına tekabül eden 30 bin lira ücreti reva görüyorlar.
Aile Sağlığı Merkezlerinde bebeklerimizin aşılarını yapan, gebelerimizi takip eden, yaşlıların yaralarına pansuman yapan bir ebe ya da hemşireye insanca yaşayacağı ücret ödemeyi tercih etmeyen hükümet, ayrıcalıklı kesimlere sermaye aktarmaktan vazgeçmiyor.
Hekimlere “Siz ne yapıyorsunuz ki?” diyebilen Sağlık Bakanlığı bürokratları,18 hastanenin müteahhidine verdikleri sözü tutmak için Sağlık Bakanlığı bütçesinin onda birini ayırdıkları şehir hastanelerine her ay 15 milyar lira verebiliyorlar; ama düzgün tıbbi malzeme alamıyorlar ve yeterli aşı temin edemiyorlar.
Sağlık Bakanlığı şimdi de çıkardıkları yönetmeliklerle maaşlarımızı kesmenin ve reçetelerimize karışarak hastalarımızı ilaçsız bırakmanın peşinde.
Hastalarımız hastanelerden günlerce randevu alamıyor, özel hastanelere mecbur bırakılıyor. Sağlık hizmetini piyasa koşullarına göre ve tüketime dayalı bir sektör gibi yöneten, sağlık çalışanlarını performansa dayalı çalışmaya mecbur bırakan Sağlık Bakanlığı, ne halkın sağlığına çare oluyor ne de sağlık çalışanlarının insanca yaşamasına olanak tanıyor. Sadece halkın ve sağlık çalışanlarının sırtından yüksek kârlar elde eden imtiyazlı şirketlerin kârı artıyor; bu da yetmiyor, taşerona teslim edilmiş yoğun bakım yataklarında ölen bebeklerin hesabı bile verilmiyor.
42 hafta oldu bir daha soruyoruz:
Sağlık emekçisinden yüzde 35 vergi kesintisi olur mu?
Bizden topladığınız vergileri bizim için kullanacak mısınız?
Yoksul halkımızın ve yoksullaşan sağlık çalışanlarının hak ettiği, emekliliğe yansıyan tek kalem maaş uygulamasına geçecek misiniz?
Bizden topladığınızı bizim için harcayacak mısınız?
Toplumun sağlık hakkı, sağlık emekçilerinin yaşam hakkı ve mesleğimizin onuru için biz mücadeleye devam edeceğiz.
Türkiye’nin dört bir yanında yüzlerce basın açıklaması yaptık ama duymadınız. Siz yönetemediğiniz için biz tükenmek istemiyoruz.
Sağlık çalışanları olarak yarattığınız bu sağlıksız düzene karşı 6-10 Ocak tarihlerinde birinci basamakta iş bırakacağımızı ve tüm sağlık kurumlarında 8 Ocak’ta iş bırakacağımızı duyuruyoruz. Gelirde adalet, vergide adalet ve sağlıkta adalet için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
MAAŞ KESİNTİLERİ HUKUKSUZDUR, KABUL ETMİYORUZ!
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) adına konuşma yapan Filiz Gül Şu ifadelere yer verdi :
” 1 Kasım 2024 tarihinde yürürlüğe giren 29 Ekim 2024 tarihli Aile Hekimliği ve Sözleşme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (namı diğer EZİYET YÖNETMELİĞİ) geri çekilerek iş kolunda örgütlü emek ve meslek örgütleriyle, çalışanların da görüşlerinin alınarak yönetmeliklerin hazırlanması için, 5-6-7 Kasım 2024 tarihlerinde yapılan 1. Basamak Sağlık Kurumlarında (ASM) 3 günlük iş bırakma eyleminin gerçekleştirilmesine karar verilmiş ve bu karar, alanda örgütlü emek ve meslek örgütleriyle birlikte hayata geçirilmiştir.
Üyesi olduğumuz, alanda örgütlü sendika ve meslek örgütlerinin çağrısına uyarak iş bırakma eylemine katılım sağlayan bizlerin, sendikal faaliyet nedeniyle işe gelmediğimiz günlere mahsuben maaş kesintilerimiz yapılmıştır.
Anayasanın 90. maddesi uyarınca temel hak ve özgürlüklerle ilgili Türkiye tarafından onaylanıp, yürürlüğe konulan uluslararası sözleşmelerin kanunlarla çelişmesi halinde bu sözleşmelere öncelik ve üstünlük tanınacağı açıkça ifade edilmiştir. Türkiye’nin onaylayarak yürürlüğe koyduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesi örgütlenme özgürlüğü hakkını düzenlemiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yargı yetkisini kabul etmiştir.
Bunun yanı sıra Türkiye’nin onaylayıp, yürürlüğe koyduğu Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun 87, 98 ve 151 sayılı sözleşmeleri sendikal hakları güvence altına almıştır.
Türkiye’nin onaylayıp, yürürlüğe koyduğu bir başka sözleşme ise BM ekonomik Sosyal ve Kültürel Hakları Uluslararası Sözleşmesidir. Bu sözleşmenin 8. maddesinde kamu çalışanları dahil herkesin toplu sözleşme ve grev hakkına sahip olduğu ifade edilmiştir.
Uluslararası hukukta hak olarak düzenlenen toplu sözleşme ve grev hakkı iç hukukumuzun bir parçası haline gelmiştir.
Buna nedenle sendikal faaliyet kapsamında yapılan iş bırakma eylemi AYM, AİHM ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından hukuka uygun bulunmuşken, ilgili mevzuat ve kararlar doğrultusunda iş bırakma kararına uyarak yapılan haklı eylemliğimiz sonrasında uyarı ve savunma hakkı verilmeden maaştan para kesme cezası verilmesi hukuksuzluktur. Maaş kesintileri ve grup düşünme kararının tekrar değerlendirilmesini ve haksız yapılan kesintilerin iade edilmesini talep ediyoruz.
Hak arama mücadelesini keyfi bir şekilde engellemeye çalışan, gelecekteki eylemlerimizi engellemek üzere yetki aşımına gidip; denetim, maaş kesme, grup düşürme gibi baskı ve cezalarla bizi sindirmeye çalışan HATAY İl Sağlık Müdürlüğü’ndeki yetkilileri yasaya uymaya davet ediyoruz.
Bu hukuksuz uygulama karşısında tüm Aile sağlığı Merkezi emekçilerine süreç içerisinde hukuki destek sunacağımızı bildiriyoruz.
Tüm baskılara rağmen eylemlerimizin, taleplerimiz karşılanıncaya kadar devam edeceğini; 6-10 Ocak tarihlerinde ASM’lerde, 8 Ocak tarihinde ise tüm sağlık emekçilerinin katılımı ile iş bırakacağımızı kamuoyuna ve basına duyuruyoruz”dedi.