Çevik: “Rusya, AKP iktidarına propaganda ve seçim malzemesi sağlıyor”

Demokrat Parti Sözcüsü Doç. Dr. Neslihan Çevik, haftanın gündemini değerlendirdi.

 

Çevik açıklamasında şunları söyledi; “Geçen hafta Bartın’da meydana gelen maden faciasında 41 vatandaşımızı kaybettik. 41 vatandaşımıza Allah rahmet eylesin. Ailelerin ve milletimizin başı sağ olsun. Cumhurbaşkanı Erdoğan olay yerine gittikten sonra yaptığı açıklamada facianın suçunu kadere attı. “Birileri dalga geçse de bu kaderdir, kadere inanmak lazım” dedi. Kimsenin kaderle dalga geçtiği yok ama birileri milletimizle fena halde dalga geçiyor. Gelin, son 2 maden kazasındaki yetkililerin açıklamalarını hatırlayalım: 2010 yılında Zonguldak’ta 30 vatandaşımızı kaybettik. Açıklama; “Bu mesleğin kaderinde bu var.” 2014 yılında Soma’da, dile bile kolay değil, 301 vatandaşımızı kaybettik. Açıklama; “Literatürde iş kazası diye bir olay var. Bunun fıtratında olan şeyler.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, madenin önünde hayatını kaybedenlerin yakınları ile konuşurken; bir acılı kadın “15 gün önce kardeşinin madende sıkıntılar olduğunu ve patlama olmasından korkuyoruz dediğini” iletti. Nitekim sadece 9 gün önce bu maden ocağı ile ilgili gerekli uyarıları yapmış bir Sayıştay raporu da mevcut. Şimdi yeniden soruyoruz; bu kader mi? AKP iktidarı döneminde iş kazaları ve can kayıplarındaki büyük artış da mı kader? Yoksa bütün bunlar insan yapımı sonuçlar mı? Örneğin; zeytinliklerden ormanlara, madenlerin hızla ranta açılması bunlara bir sebep olabilir mi? Veya Soma’da olduğu gibi kâr hırsının iş güvenliğinin önüne geçtiği yandaş özelleştirmeler olabilir mi sebep? Dinimiz bize tevekkülü öğretmiyor mu, “deveni ağaca bağla” demiyor mu? AK Parti iktidarı döneminde hayatını kaybeden madencilerin sayısının 1983’e yükselmesi ve Türkiye’nin böylece isçi ölümlerinde Avrupa’da 1. ve dünyada ise 9. Sıraya yükselmesinin “suçu ne devede ne ağaçta ne de kaderdedir.” Suçun kimde olduğu ayan beyan ortadır.

 

“SEÇİM EKONOMİSİ GIDA ENFLASYONU VE GÜBREDEKİ KRİZLERİ ÇÖZMEYE VAKIF DEĞİL!”

Kurların yükselmesi ve yurt dışı fiyatları dikkate alındığında gübre fiyatları bu sezon da çiftçiyi ciddi bir şekilde etkilemeye devam ediyor. Rusya’nın Ukrayna’ yı işgali; küresel bir gıda krizine ve artan gübre fiyatlarını daha fazla artırmaya devam ediyor. Bütün dünyada konuyla ilgili ciddi adımlar atıldığını görüyoruz. Örneğin; Hindistan, 2 Ekim’den itibaren “Tek Millet-Bir Gübre” ( ONOF ) uygulamasına geçti. Peru’da “kuş gübresi”; Almanya’da ise “tarım için ilk yardım programı ödemeleri” başladı! Peki, Türkiye’de neler yapılıyor?

 

“EN PAHALI GÜBREYİ BİZ İTHAL EDİYORUZ”

Türkiye’ye baktığımızda ise iktidarın, krizle baş etmeyi sağlayacak önlemler almak yerine, nerede en pahalı gübre varsa adeta onu bulup almış sanki. TÜİK verilerine göre; Temmuz ayında İtalya’dan “11 bin ton üre gübresi” ithal ettik. Bu ithalat diğer ülkelere göre bize ton başına “125 Dolar daha pahalıya” mal oldu.

“AKP, ENFLASYONLA MÜCADELE ETMEMEKTE KARARLI”

Sorun sadece gübrede değil. Bu iktidar tarıma ve hayvancılığa sırtına dönerek, ülkemizi gıda enflasyonunda yani temel gıdalara erişim güçlüğünde dünyada 5. Sıraya yükseltti. Eylül ayında Tarımsal Üretim Fiyat Endeksi yıllık yüzde 156’ya ulaştı. Kısaca, önümüzdeki kış, vatandaşlarımızı sağlıklı beslenme sorunları ve gıda fiyatlarındaki fahiş artışın yarattığı krizler bizi bekliyor. Aslında bu, önlenebilir bir kriz idi; ancak AKP, enflasyonla mücadele etmemekte kararlı. Bugün, üretici üretimden vazgeçmek zorunda kalıyor ve çare ithalatta aranıyor. Kısacası; önümüzdeki günlerde ithal ürünler de yerel ürünler de el yakacak. İktidar seçim çalışmalarına hız vermiş, “sosyal yardımlar, zamlar” yapıyorlar. Ancak bütün bu seçim öncesi yatırımları işe yaramayacak. Milletimiz her şeyi görüyor, bizzat yaşıyor. İktidara göre matematik “çok basit”: “Gıdaya erişimi enflasyonla engelle, sosyal yardım yap, bununla da oya devşireceğini san!” Aslında bu kadar taklaya gerek yok. Yapılacak şey; üretime odaklanıp tarım ve hayvancılığa girdi maliyetlerinde nitelikli destek sağlamak.

 

“GAZ AKAR, AKP BAKAR TİCARETİ; CUMHUR MASASININ ÜÇÜNCÜ AYAĞI OLAN PUTİN”

AB yaptırımlarına karşılık, Rusya Lideri Putin, Rus doğalgazının dağıtım üssünün Türkiye olması yönünde bir öneri ortaya attı. Kavramların işi bilen uzmanlar tarafından Sayın Erdoğan’a anlatılmasında fayda görüyoruz: Rusya’nın teklifi doğalgaz dağıtım merkezi değil, Türk Akım-2 gibi, Avrupa’ya transit giden ve bize hiçbir yararı olmayan, doğal gaz hattı olacak Türk-3 ve Türk-4’ü kurmaktır. Böyle bir hattın alt yapısının kurulması ve faaliyete geçmesi yaklaşık olarak 5 yıl kadar bir zaman gerektirir. Kaldı ki ne Rusya savaş zamanı bu çapta bir projeye bütçe ayırabilir ne de Türkiye böyle bir yatırımın altından kalkacak durumdadır. CDS primleri de göz onun alınınca uluslararası piyasalardan destek bulması da pek mümkün değil.

 

“RUSYA, AKP İKTİDARINA PROPAGANDA VE SEÇİM MALZEMESİ SAĞLIYOR”

Peki, yandaş medya niçin bu olasılık dışı projeyi pompalıyor? Birçok defa Demokrat Parti olarak, “Rusya’nın Latin Amerika’dan Afrika’ya kadar pek çok ülkede belli profildeki liderleri destekleyip, onların lehine ulusal seçimlere müdahil olduğunu söylemiş” ve kamuoyunu bilgilendirmiştik. İşte şimdi tam da dediğimiz gibi oldu. Rusya’nın bu teklifinin altında yatan nedenlerden biri hızla teveccüh kaybeden iktidara seçim öncesi yeni bir rüzgâr yaratabilmesi için propaganda malzemesi ve destek sağlamak. Tıpkı, Akkuyu Nükleer santrali için önceden milyarlarca doları Türkiye’ye yolladığı gibi. İşin esası Rusya’nın kendi milli çıkarları ve emellerinde saklı. Nitekim bunu, Putin’in önerisini, ‘Avrupa isterse’ diyerek sunmasından da anlıyoruz. Putin bir taraftan AB ile yani bir uzlaşı ve yumuşama dönemi yaratmak, bir taraftan da Batı İttifakında bir gedik açabilmek peşinde. Kısaca, Putin’in emelleri için çeşni olmaktan öteye gidemiyoruz.

Reklam

“AKP, CUMHUR İTTİFAKI MASASININ 3. AYAĞI OLARAK PUTİN’İ SEÇMİŞ”

Putin’in TR lehine davranmasını, milli çıkarlarımızı gözetmesini elbette bekleyemeyiz. Peki ya AKP? Görünen o ki 6’lı masayı milli ve yerli olmamakla asılsız bir şekilde suçlarken, seçim derdine düşmüş olan AKP, Cumhur ittifakı masasının 3. Ayağı olarak Putin’i seçmiş. Sayın Erdoğan bu yeni ortağının projesine evet demeden önce sınıfta kaldığı doğalgaz karnesine uzun uzun bakmalı. AKP Doğal Gaz Ticaret Merkezi olacağız diye EPİAŞ’ı kurdu ama bunu geliştirmek yerine TANAP gibi, Türk Akım 2 gibi ülkeye hiçbir faydası bulunmayan, ülkeden geçiş için şerefiye dahi alınmayan projelere destek verdi. Hatırlayınız; geçtiğimiz kış Türkiye’de doğalgaz kesik iken Türk Akım 2’den Avrupa’ya gaz arzı devam ediyorken ülkemiz ne kazanmıştır? Türk Akım 2’den Türkiye ne kadar para kazanmaktadır?

Demokrat Parti olarak tavsiyemiz şudur: “Ülkemizin içinden transit geçip Avrupa’ya ulaşan boru hatlarına sarılıp, “Gaz akar, AKP bakar” dedirten bir ticaret yerine, Borsa İstanbul bünyesindeki EPİAŞ’a gelecek gazları çeşitlendir ve milli gelire katkı sağla!”

 

Reklam

 

Reklam

http://www.asitemizlik.com.tr, Bu Reklam Linki ile firmamıza başvuru yapanlara firmamız tarafından %10 indirim yapılacaktır.