DEPREM GÜNLÜĞÜ 55
EĞİTİM EMEKÇİLERİNİN AMİRİ OLABİLİRSİNİZ, SAHİBİ DEĞİLSİNİZ!
Depremin 55 gününde Samandağ Eğitim Sen Hatay’da okulların açılması ile ilgili basın açıklaması düzenledi.
Samandağ Eğitim Sen yaptığı basın açıklamasında: “Bugün 21 okul resmi olarak açıldı. Sırf açılmış olmak için açıldı. Emir talimatla ve açma kararı alanların efendilerinin talimatı ile. Her zaman ki gibi temel mesele emir talimat ve kademeli olarak alttakilerin “alttakilere” efendilik taslaması.
Oysa zaten hem bu okullar hem de bir o kadarı, 45 yerde depremin üçüncü haftasında gönüllü öğretmenlerimiz, dostlarımızın desteği ve bizlerin aracılığı ile, ilçenin tüm engellemelerine rağmen eğitim faaliyetine başlamıştı. Bu eğitim faaliyetini yürütenlerin, bizlerin resmi makamlardan okul bahçeleri dışında hiçbir talepleri yoktu.
Ogün okul bahçelerini bizlere kapatanlar bugün zaten açık olan okulları yeniden açmış oldu. Tek bir farkla. Emir komuta ile ve dayatmayla. Gönüllülük dışında göreve çağırdığı öğretmelere yönelik hiçbir hazırlık yapmadan.
Oysa bu konu da daha önce ilçe milli eğitim ile müzakere edilmiş ve karara bağlanmıştı. Barınma sorunu tümden giderilecek, gönüllülük esas olacak, ders yükü 15 günle sınırlı olacak, günlük ders sayısı üçü geçmeyecek, ders süresi yarım saati geçmeyecek ve illaki müfredat dayatması olmayacak.
Bugün itibarı ile bunların hiç biri yerine gelmiş değil. Zaten mesele de okulları açmak değil efendilik taslamak. Çünkü bugün efendilik taslayanlar bizlere okul bahçelerini tek bir gönüllü öğretmen bulamadığı için ve bizler onlarcasını bulabildiğimiz için, ilkel rekabet duyguları ile kapatmıştı.
Bunun telafisini kendilerince emir talimat ile yapmaları gerekiyordu ve hiçbir değer tanımadan. Mesaj üstüne mesaj, doğal afet ve idari izin ile ilgili tüm yasa ve genelgeleri kendilerine göre yorumlayarak ve yaptım oldu bitti diyerek.
Okullar elbette resmi olarak da açılmalıdır. Ki zaten fiili olarak ve gönüllülerimiz üzerinden açıktı. Öğretmenlerimiz elbette görevlerinin başında olmalı ve uygun olan da zaten üçüncü haftadan itibaren sahadaydı. Halen de sahadalar.
Kim yoktu dersiniz: İlçe milli eğitim müdürlüğü, küstürülen ve tayin istemek zorunda bırakılan şube müdürleri ile oturduğu yerden öğretmenlerine mesaj üstüne mesaj yazan “padişahım çok yaşa “ diyen kimi okul müdürleri.
Bizler de ilk günden itibaren 24 saat sahadaydık. Halen de öyleyiz. Fakat bugün okullara değil de buraya gelişimizin sebebi okulların açılması değil, öğretmenlerimizin göreve çağrılması değil; keyfilik, ben bilirimcilik ve sırf üste yaranma, Türkiye ve dünya halklarına “burada yaşam normale döndü” yalanının söylemesi üzerinedir.
Öğretmenlerimize “nasılsınız, bir ihtiyacınız var mı, geçmiş olsun, başınız sağolsun” bile demeyenlerin kibridir, küstahlığıdır, cehaletidir.
Hiçbir şeyimiz normal değil. Çoğu okulumuz sağlam değil, kimi okul bahçelerimiz haklı olarak halkımız tarafından yaşam alanı olarak kullanılmakta. Halkımız gibi öğretmenlerimizin ne kendilerinin ne de ailelerinin en temel hak olan barınma, sağlık, beslenme vb. hiçbir güvencesi yok. Su bile yok.
Uyuz, pire, bit, enfeksiyon yayılmaya başladı bile . Oysa bu konuda da “bizleri sağlık depremi bekliyor” diye hem biz hem Sağlık Emekçileri Sendikası hem de Türk Tabipler Birliği uyarmıştık.
Hiçbir şeyimiz normal değil. Ayakta kalan binalarımızın yüzde sekseni ağır hasarlı. Bunu bilmiyor olamazlar çünkü raporları kendileri verdi. Henüz çadır ihtiyacı bile tamamlanmış değil. Toplu çadır alanlarında yüzlerce insan bir iki tuvaleti ve banyoyu her tür salgına davetiye niteliğinde kullanmak zorunda kalıyor. Öğrencilerimizin listesini bile tutamıyoruz. Halen kayıp insanlarımız, canlarımız var.
Öğretmenlerimiz güven vermeyen bir iktidarın konteynır çağrısına haklı olarak “daha sonra ev vermez, kira yardımı yapmaz” vb. nedenlerle sıcak bakmıyor. Gelecekleri ile ilgili kendileri ve dostları dışında hiç kimseye bel bağlamıyor. Bir de onları ailelerinden yalıtarak ve sanki öğretmen olunca insan olunmuyormuş, çoluk çocuk sahibi değilmiş, anneleri babaları yokmuş var sayarak göreve çağırıyorsunuz.
Oysa onlar da depremzede. Korkar, acıkır, susar, evlenir, çoluk çocuk sahibi olur, gelecek ile ilgili kaygı duyar, ailesini korur kollar, güvenlik, sağlık, barınma ister, psikolojisi bozulur. Sahi ya hangi ve kaç öğretmenin kendi ve ailesinin imkanları ile mezardan daha dar ve derin bir yerden çıktığını biliyor musunuz?
Neymiş efendim bacağı kırılan ve başka bir ilde tedavi gören öğretmenin aldığı rapor geçerli değilmiş. İlla ki buradan alınacakmış. Hastane mi kaldı. Uzman doktor mu var. Sahra hastanelerinde ilaç yok ilaç. Bugün büyük bir sağlık depremi henüz olmadıysa gönüllü doktorlar sayesindedir sağlık bakanlığının değil.
Bu durum okullar için de geçerli. Bugün öğrencilerimiz sınavlara hazırlanıyorsa, küçük çocuklarımız çadır kreşlerde ana sıcaklığını bulabiliyorsa, psiko-sosyal destek çadırlarımızda toparlanabiliyorsa bizlerin, gönüllü öğretmelerin, destekçi dostlarımızın sayesindedir milli eğitimin değil.
Fakat buna rağmen pişirmede yok yemede var misali okulları ben açtım, açtırdım derken bile kibri elden bırakamayanlar, yaşamı sadece emir komutadan ibaret sananlar ile bu cahillere “padişahım çok yaşa” diyenler unutmasınlar ki halkımız gibi eğitim emekçilerimizin de olağan üstü halleri var ve yalnız değiller.
Söz verdiğiniz ve yerine getirmek zorunda olduğunuz koşulları sağlamadan ve özellikle rızaya dayalı olmadan hiçbir öğretmenimizi çağırmayın, korkutmayın, işiyle, ekmeğiyle, ek dersiyle ve yasaları, genelgeleri vb. kafanıza göre yorumlayarak ve özellikle eğitim emekçisinin aleyhine olacak şekilde, sanki meslektaşınız değilmiş, okulların sahibi sizmiş gibi tehdit etmeyin, taciz etmeyin. Yani suç işlemeyin. İlgililere ve Halkımıza saygılarımızla” ifadelerini kulandılar. Haber: Levent Aşkar