DP’li Çevik gündemi değerlendirdi « Hatay Yeni Haber Gazetesi

24 Kasım 2024 - 01:33

DP’li Çevik gündemi değerlendirdi

Demokrat Parti Sözcüsü Doç. Dr. Neslihan Çevik, yaptığı açıklamada haftanın öne çıkan gündem maddelerini değerlendirdi.

DP’li Çevik gündemi değerlendirdi
Son Güncelleme :

15 Aralık 2022 - 12:38

246 views

DP’li Çevik gündemi değerlendirdi

Demokrat Parti Sözcüsü Doç. Dr. Neslihan Çevik, yaptığı açıklamada haftanın öne çıkan gündem maddelerini değerlendirdi.

 

 

Çevik yaptığı değerlendirmede şu görüşleri dile getirdi: Çocuk istismarı üzerinden bile mağduriyet yaratıp siyaset yapıyorlar. “6 yaşındaki bir kız çocuğunun bir yetişkin erkekle “evlendirilmesi” evlilik falan değil düpedüz istismar, pedofili ve sapkınlıktır. Bu istismar her ne kadar toplumun her kesiminde infial yaratmış olsa da, iktidar, hep bir ağızdan, “eleştirenlerin siciline bakın” diyerek siyasi sorumluluktan kaçtığı gibi buradan bir de mağduriyet yaratmak peşine düşmüş. Halbuki, burada tek bir mağdur vardır: senelerce zalimane bir istismara maruz kalan savunmasız bir çocuk. Aile bakanı çıkmış, “ bu siyaset üstü bir konu” diyor. Soralım: Madem öyle, 2 sene önce konu bakanlığa gelince neden taraf oldun? Neden koruma altına aldın? Demek ki siyasetin konusu! Evet tamda siyasetin konusu. 6 yaşında bir çocuğun dini değerleri bahane ederek istismar edilmesi, Ensar Vakfı yurtlarında 45 çocuğun istismar edilmesi, Aladağ’daki kız çocuklarının yanarak hayatını kaybetmesi ve daha nicesi belirli bir siyasi iklim içinde mümkün oldu. Bu siyasi iklim suça toprak sağladı, sizlerde kadın cinayetine olan tavrınızla, bir kısım kadınlara sürtük bir kısım kadınlara “Soros’un kızları” diyerek bu toprakları sulayıp durdunuz. Nasıl mı? Geleneğimizde yeri ahlak mayalamak olan dini informel yapılar, sizin döneminizde kültleşmiş kapalı devre yapılar haline geldi; medya imparatorlukları, iş imparatorlukları kurdu; kaçak binalarda kaçak yurtlar yaptı, kaçak kuran kursları açtı. Bu kapalı devre yapılarda hem insanlar mağdur edildi hem de İslam bir cahiliye anlayışı ile yozlaştırıldı. Çünkü siz bir oy kaynağı olarak gördüğünüz bu yapıları şeffaf olmayan bir şekilde aktardığınız kamu kaynaklarıyla ve daha bugün bile yenisini imzaladığınız bakanlık protokolleri ile beslediniz. Bunları yaparken, belediyelerinizle, bakanlıklarınızla, vakıf müdürlükleriniz ile her türlü mali ve idari denetimden muaf tutup; kaçak yapılara göz yumdunuz.

 

 

HELE HELE… DİYANET…

Zam konusunda bile açıklama yapan Diyanet Kurumu bu yaşananlara ilişkin açıklama yapmakta neden gecikti? Yaptığı açıklama kanayan yaramızı iyileştirmekten uzak kaldı. “Evlilik ve aile ile ilgili sahih bilgiyi yaymaya devam edeceğiz” diyor. Soruyoruz: nasıl? Bu istismarlar artık yaşanmasın diye neyi farklı yapacaksın? Din adı altında yapılan Kadına ve çocuğa istismarın önüne geçmek için bir yol haritası üzerine çalışıyor musun? Bu tip yapılarda nasıl bir İslam vaaz edildiğini denetleyecek misin? 2023 bütçesinden ayrılan 34 milyarın ne kadarını kadın ve çocuk için kullanacaksın? İşin esası şu ki karşımızda kadın problemini, istismar problemini çözmek isteyen bir siyasi irade yok. Öyle olsaydı tam bu davayı konuştuğumuz zamanda aile korunması için anayasa teklifi veren hükümet, madde değişikliğine “evlilik kadın ve erkekten oluşur” derken, bu tekile yaş sınırını da eklerdi. Tam da birileri çıkmış çocuğu kime göre neye göre tanımlayacağız diye akla ziyan şeyler yazar çizerken. Aileyi, çocuğu, kadını ve dini bilgi ve duygularımızı korumak böyle olmaz. Ama zaten bu iktidarın Türkiye’nin problemlerini çözmek gibi bir derdi yok. Onun derdi problemlerden beslenmek; sizin taraf bizim taraf diyerek, kendine mağduriyet yaratarak oy toplamak. Bir çocuğun istismarı üzerinden bile kendine mağduriyet yaratmak. Atanmış memurların sunduğu sahipsiz bütçe konuşmalarında gördük ki bütçenin sahibi yok; onun yerine atanmış memurlar bütçeyi anlatıyor. Parlamenter sistemde meclise bütçeyi başbakan sunar ve savunurdu; bütçe kabul edilmediğinde de hükümet düşerdi. Bütçe işte bu kadar önemli. 2017 referandumunda meclisi daha da güçlendireceğiz demişlerdi; 5 sene içinde meclisin ne kadar önemli hale geldiğine hep beraber tanık oluyoruz. Bütçe sahibi meclisin karşına çıkmayarak, meclisi nereye konumlandırdığını yani milli iradeyi nereye konumlandırdığını göstermiş oluyor. Savunmayı yapan memurlar, bakanlar ise yatırımları, gelecek kalkınma hamlelerini anlatacaklarına muhalefet ile siyasi polemiğe girip suyu bulandırıyor. Nitekim 2023’te zaten seçim olacağından 2023 bütçesini de seçim çalışmaları için erkenden bitirecekler. Biz gidersek bunu yaparken insanlara verdikleri sözleri de uzatıp duruyorlar. EYT Kasım idi şimdi Ocak diyorlar. Bugünlerde şu kadar kadar petrol yatağı bu kadar gaz rezervi bulduk; ihracat rekor kırıyor; dünyada ki muadillerimizden çok daha iyiyiz diyorlar. Madem bu kadar iyiyiz asgari ücretliyi, emekliyi, EYT’lileri neden süründüyorsunuz? Ekonomi Bakanı çıkmış, maaş zamlarıyla ilgili ‘Asgari ücretliye de, memura da, emekliye de ne verilse haklarıdır. Dar gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir’ ifadelerini kullandı. Testi içinde ne varsa onu sızdırmış tabii.

 

Bütün bunların yanı sıra bütçe konuşmaları gösteriyor ki, şiddet ve kaba kuvvet bu iktidarın tarzı-siyaseti olarak iyicene yerleşmiş. İktidar kendi eseri olan ekonomik yıkıma cevap veremeyip haklı tepki ve eleştireler karşısında çözümü yumrukları konuşturmakta buluyor. Şiddeti, noter masasına dönüşmüş meclisi ve bakanları ve çözüm sahası yerine kötü bir magazine dönüştürülen siyaseti gördükçe ve işte tam da bu yüzden, Türkiye’yi bir siyasi patoloji haline gelmiş CB sisteminden kurtarıp, GPS’yi getireceğiz diyoruz! Tarım ’da Sokağa Atılan Paralar İktidar “teknofest gençleri gümbür gümbür geliyor”; “teknolojinin gurusu biziz” diyor. Bütçe konuşmalarına, Bakan Varank, sanki kendi bakanlığının ürettiği, bir bakan değil de CEO’muş gibi TOGG ile geliyor. İktidar, Türkiye’nin teknoloji ve bilim problemini çözdük demeye getiriyor. Halbuki Teknolojik açığı kapatmayı bırakın, problemi derinleştiren bu iktidar, en basit dijital dönüşümlerde bile sınıfta kalıyor. Mesela, çalışma bakanı S. Vedat Bilgin 1999 öncesi girişlilerin dijital kaydı yok diyerek, EYT çözümünü uzattıkça uzatıyor. Diğer taraftan Tarım ve Orman Bakanlığında da bir dijitalleşme rüzgarı var. Sn. Vahit Kirişçi tarımın dijitalleşmesi için Tarım Cebimde uygulamasını 2023 yılında uygulamaya alacaklarını açıkladı. Bu tabi ki olumlu; ancak ister istemez akla Bekir Pakdemirli döneminde 2 milyon lira harcanarak hazırlanan ve 2020’de hayat geçirilen ‘E-Tarım’ uygulaması geliyor. Ne olmuştu? Geçtiğimiz yıl Bakanlık domainlerinin hacklenmesinin ardından E-Tarım uygulamasına da bir daha girilemez olmuştu. Bu kadar ARGE, bu kadar para çalışmayan bir uygulama ile sonuçlanıyor. Şimdi Sn. Kirişci tarımın dijitalleşmesi için milyonlar harcanarak hazırlanan E-Tarım uygulamasını bir tarafa bırakıyor, ‘Tarım Cebimde’ adında farklı bir isimle yeni bir uygulamanın yazılımını yaptırıyor. Üstelik, ‘Tarım Cebimde’ uygulamasının, Bakanlıkta sanki daha önce dijitalleşme konusunda hiçbir çalışma yapılmamış gibi sunulması da cabası. Sonuçta, öyle görünüyor ki burada ana amaç tarımda dijitalleşmeyi sağlayarak sektörü güçlendirmek değil. İlk amaç, görüntüde teknolojik dönüşümü sağlıyoruz mesajı vermek. Tarımın güçlenmesi ikincil amaç. Yani gene üreticinin desteklenmesinden de hamasi siyaset ön planda. Üstelik bunun bir de hem bakanlık kaynaklarını hoyratça kullanmak ve hem de teknolojik dönüşümde vakit kaybetmek gibi maliyetleri oluyor. Demokrat Parti olarak bir kez daha vurgulamak isteriz ki, çok partili hayata geçtiğimiz 1950 seçimlerinden bugüne Türkiye tarım ve hayvancılığa bu kadar duyarsız bir iktidar ile karşılaşmamıştır! Olan köylüye, çiftçiye ve devletin kaynaklarına oluyor.

 

BU NE PERHİZ, BU NE LAHANA TURŞUSU

Türkiye, 2022’nin ilk 10 ayında boş ve gebe olmak üzere toplam 18 bin 533 tane düve ithal etti. İthal edilen 1 tane gebe düvenin ortalama maliyeti ise 40 bin lira oldu. Diğer tarafta çiğ süt fiyatlarında yaşanan karmaşadan dolayı birçok işletme ineklerini kestirmek zorunda kaldı. 2016 yılında bakanlık tarafından düve merkezleri projesi hayata geçirilmişti bu proje ile amaç ithalatı önlemekti ama altı senede bir arpa boyu yol ilerlenemedi maalesef. Türkiye’de toplam 26 düve merkezi kurulurken, düve merkezlerine 50 milyon liraya yakın destek verildi. Ancak hayvancılıkta uygulanan yanlış politikalardan dolayı kurulan düve merkezleri hayvancılıkta beklenen etkiyi yapamadı. İthal edilen düve fiyatları dolar bazında ortalama 1500 dolar ile 2100 dolar arasında değişti. Boş düve ortalama 1500 dolardan ithal edilirken, gebe düveler ortalama 2100 dolardan ithal edildi. TL bazında ithal edilen boş düve 27 bin liraya gelirken, gebe düve ise 39 bin liraya geldi. Diğer yandan zarar eden üretici, işletme sahipleri ellerindeki inekleri kesime gönderdi, Her zaman olduğu gibi vurgunu yine Tarım ve Orman Bakanlığı içerisine çöreklenen ve uzun yıllardır yerlerini koruyan ithalat lobisi yaptı. Bakanlar değişse de düzen maalesef değişmiyor.”

Reklam

Reklam

 

Reklam

http://www.asitemizlik.com.tr, Bu Reklam Linki ile firmamıza başvuru yapanlara firmamız tarafından %10 indirim yapılacaktır.

YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.