EZER: 2022-2023 EĞİTİMİN DEĞERLENDİRİLMESİ ‘’EĞİTİMİN NİTELİĞİ DİBE VURMUŞTUR!’’ « Hatay Yeni Haber Gazetesi

15 Nisan 2025 - 15:54

EZER: 2022-2023 EĞİTİMİN DEĞERLENDİRİLMESİ ‘’EĞİTİMİN NİTELİĞİ DİBE VURMUŞTUR!’’

EZER: 2022-2023 EĞİTİMİN DEĞERLENDİRİLMESİ ‘’EĞİTİMİN NİTELİĞİ DİBE VURMUŞTUR!’’
Son Güncelleme :

20 Ocak 2023 - 17:15

1.003 views

EZER: 2022-2023 EĞİTİMİN DEĞERLENDİRİLMESİ ‘’EĞİTİMİN NİTELİĞİ DİBE VURMUŞTUR!’’

Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası Merkez Yürütme Kurulu Genel Başkanı Deniz Ezer, sona eren eğitim dönemi ilk yarısını değerlendiren bir açıklama yayınladı.

Reklam

Eğitimin niteliğinin dibe vurduğunu belirten Ezer açıklamasında; “İktidarın eğitime ısrarla ideolojik bakması, vakıf ve cemaatlerin MEB teki konumlarının artması eğitimin niteliğinde gerilemenin sürmesine neden olmuştur. Sorunların derinleşmesinin sebebi bizzat iktidar ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) eliyle yapılan yasal düzenlemelerdir. Eğitimi piyasalaştıran MEB kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı atmış, vakıf, dernek ve cemaatlerle işbirliği halinde eğitimin içini boşaltmışlardır. Bir arada yaşama kültürü yara almaya devam etmektedir. Etnik, kültürel çeşitlilik ve inanç çeşitliliği, eğitim programlarında ve ders kitaplarında neredeyse hiç yansıtılmasını gibi şöven ve mezhepsel öğretmen ve yönetici yaklaşımların çoğu Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından aklanmıştır. Bursa’da, Hatay’da ve daha birçok ilde şovenist yaklaşımlar sergileyen idareci ve öğretmenler soruşturmalarda bizzat Milli Eğitim tarafından aklanmışlardır. Hatta üyesinin yaşadığı sorunu, mezhepçiliğe maruz kaldığını ifade eden üyesinin yaşadıklarını basına taşıyan sendikamız Genel Başkanına soruşturma açılmıştır. Gelinen noktada Eğitimde benimsenen tekçi yaklaşım ile farklı inanç, kimlik ve mezhepler yok sayıldığı gibi uygulamalarda da cezasızlık ile bu durum teşvik edilmiştir. Türkiye’nin kamusal, laik, bilimsel eğitim konusunda gitgide gerilemesi endişe vericidir. TÖBSEN olarak tespit ettiğimiz sorunlar.

1-ÇOCUKLARA VE ÇOCUK HAKLARINA YÖNELİK TEHDİTLER SÜRMÜŞTÜR

Yaşam koşullarına ve pedogojik sürece aykırı olan eğitimde 4+4+4 düzenlemesi başta olmak üzere, MESEM ile birlikte çıraklık ve stajyerlik uygulamaları gibi daha birçok düzenleme, çocukların dağıtımın dışında kalmasına ve çocuk işçi olarak olumsuz koşullara sürüklenmesine neden olmuştur. TÖBSEN olarak bu yaklaşımın temel yoksul aile çocuklarının sermayeye ucuz iş gücü kaynağı olarak sunmak olduğunu düşünmekteyiz.

Reklam

2-DEVLET OKULLARINDA OKUYAN ÖĞRENCİLER YETERSİZ VE SAĞLIKSIZ BESLENİYOR.

Ekonomik kriz ile birlikte halk çocukları yetersiz beslenme ile karşı karşıyalar. Devlet okullarında, öğrencilere ücretsiz ve sağlıklı bir öğün yemek sunmak bakanlığın temel görevi. Her dört çocuktan biri okula aç gidiyor. Birçok çocuğun beslenme çantasına ne koyacağını bilemeyen anneler, bir dilim ekmek bir meyve ile çocuklarını okula yolluyor. Derinleşen ekonomik krizde veli ve öğrenciler için çok zor bir dönem yaşandı. Sağlıksız ortamlarda ders gören çocuklara sağlıklı su desteği bile sunulmadı çocuklarımız musluklardan su içti, karınlarını doyurmadan derslere girdi. Oysa yol ve köprü garanti ödemeleri, hasta garantili şehir hastaneleri için ayrılan 100 milyar TL ye yakın ödenek ile bu sorun çözülebilirdi.

3-OKUL TERKİ VE OKUL DEVAMSIZLIĞI SORUNU ÇÖZÜM BULAMAMIŞTIR

Örgün öğretimde kayıtlı 17 milyon 417 bin öğrenciden 232 bin 152’si örgün öğretimi terk etti. İlkokul, ortaokul, lise yaşındaki 280 bin çocuk ise okullara hiç kayıt olmadı. Toplam 512 bin 152 öğrenci eğitim öğretim sürecinin uzağında kaldı. Zorunlu eğitim sadece laftan ibaret olduğu gibi öğrencilerin büyük kısmı Açıköğretim’e kaymak zorunda kaldı. Yoksullaşan halkımız çocuklarına maddi olarak yeterli destek verememektedir. Umutsuz olan gençler okuldan uzaklaşma yoluna gitmektedir.

Reklam

4-ÖĞRENCİLERİN BARINMA SORUNU ÇÖZÜM BEKLİYOR

Planlamadan uzak popülist eğitim uygulamaları ile her ilde üniversite açmak anlayışı beraberinde barınma sorununu getirmiştir. Ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte milyonlarca öğrencinin öncelikli gündemini oluşturan barınma sorunu, önceki yıllarla karşılaştırılamaz boyutlara ulaşmıştır. Çok sayıda öğrenci ev kiraları ve yurt fiyatlarının yüksekliği nedeniyle eğitimine ara vermek zorunda kalmaktadır. Öğrencilere yeterli yurt sağlanamamasından dolayı öğrenciler dini grup ve cemaat yurtlarına mecbur bırakılmaktadır. İktidarın önceliği öğrencileri barınma ve yurt sorununa acilen çözüm bulmak olmalıdır.

5-BİRÇOK BÖLGE VE OKULDA KARMA EĞİTİM KARŞITI UYGULAMALAR YAŞANMIŞTIR.

İmam hatip okulları olmak üzere, bazı okullarda karma eğitim karşıtı uygulamalar alenen yapılmıştır. 2022/’23 eğitim öğretim yılının birinci yarıyılında da çeşitli illerde kimi zaman basına da yansıdığı gibi karma eğitim karşıtı uygulamalar okul yönetimleri tarafından hayata geçirilmiştir. Karma eğitim karşıtlığının özellikle MEB içindeki siyasallaşmış kadrolar içinde oldukça yaygın olduğu bilinmektedir.

Reklam

6-ZORUNLU HİZMET BÖLGELERİNDE ÇALIŞAN EĞİTİM EMEKÇİLERİ LOJMAN VE SERVİS SORUNU YAŞAMAYA DEVAM ETMEKTEDİR.

Taşımalı eğitimle beraber köy okullarının kapatılması beraberinde lojmanlarında bakımsız ve atıl duruma düşmesine sebep olmuştur. Her ne kadar anasıfını açmak için gereken öğrenci sayısı 10’dan 5’e düşürülüp öğrenci sayısına bakılmaksızın tüm köylerde, öğrencinin olduğu tüm köylerde, tüm illerimizin köylerinde artık köy okullarını açılabilecek olması geç kalınmış bir hamle olsa da bu kararlar alınırken öğretmenin köy ve kırsalda barınma sorunu ile alakalı adımlar atılmamış, atıl durumdaki lojmanlar onarılmamış ya da yeni lojmanlar yapılmamıştır

7-ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU SORUN ÇÖZMEMİŞ YENİ EŞİTSİZLİKLER YARATMIŞTIR

2022-2023 eğitim öğretim yılının ilk yarısında başta öğretmenlerin olmak üzere eğitim çalışanlarının sorunları gerçek anlamda Millî Eğitim Bakanlığı’nın gündeminde olmamıştır. Yandaş sendikayı yanına alan siyasi iktidar Eğitim çalışanlarının özlük, ekonomik, sosyal haklarını daha da zayıf hale getirmiştir. Yıllardır ekonomik, sosyal ve özlük haklarımıza ve mesleki geleceğimize yönelik talepler görmezden gelinirken, insanca yaşam ve insan onuruna yakışır ücret talepleri yok sayılmıştır. Öyle ki iktidar ve yandaş sendika Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa TUİK kullanılarak gerçek enflasyon rakamlarının çok altında bir enflasyon rakamı belirleyip kamu çalışanlarına ve emeklilere zam yapmıştır. Yüzde 25’lik zam oranını şölen ile ilan eden siyasi iktidar ve yandaş sendika gelen tepkiler üzerine daha sonra yüzde 5 ekleme yapılmıştır. Öğretmen maaşını yoksulluk sınırının altında düşüren siyasi iktidar Kariyer Basamakları Sınavı ile birlikte öğretmen maaşları arasında ücret eşitsizliğini daha da derinleştirmiştir.

8-PEDOGOJİK FORMASYON KARARI TELAFİ EDİLEMEZ SONUÇLARI BERABERİNDE GETİRECEKTİR.

YÖK’ün getirdiği yeni pedagojik formasyon eğitimi programıyla öğretmenlik için başarı kriteri olan 300.000 barajı kalktı. Program, Açık Öğretim Fakültesi (AÖF) dahil olmak üzere tüm fakültelerin formasyon eğitimi alınabilen alanlarına açık hale geldi. Online eğitim alanlar da dahil olmak üzere, eğitim fakültelerinden mezun herkes, başarı sırasına bakılmaksızın, bu formasyon eğitimini alıp öğretmen olabilecek. Bu uygulama eğitim emekçisini değersizleştirme ve emeğini görmezden gelme politikalarının bir tanesidir. Yaklaşık 1 Milyon atama bekleyen öğretmen var. Türkiye’nin şu anda bu düzenlemeyle gelecek öğretmene ihtiyacı yok. Hali hazırdaki öğretmenlerin yeterliliğini arttırmak bekleyen öğretmenleri arttırmak gerekirken herkes öğretmen olabilir anlayışı beraberinde birçok olumsuzluk getirecektir.

Reklam

SONUÇ

2022-23 eğitim öğretim yılının ilk yarısında eğitim-öğretim alanında yaşanan gelişmeler, MEB’in eğitimin kalıcı olan yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir derdinin olmadığını göstermiştir.

Eğitim bir ülkenin geleceğinin belirlendiği süreci ifade eder. Eğitim Öğretim süreci ideolojik beklentileri karşılamak için kullanılamaz. 21 yıldır ve özellikle 4+4+4 Eğitim Öğretim Sisteminin getirilmesiyle birlikte Eğitim yere çakılmış durumda, bakanlığın sürekli değiştiği fakat her gelen bakanın ideolojik aygıt olarak kullanılan Eğitimin sorunlarına kalıcı çözüm bulmak yerine cemaat, dernek, vakıflara ve Diyanet İşleri Başkanlığına nasıl daha fazla yer verebiliriz sorusuna cevap aradıklarını net olarak görebiliriz. Siyasi iktidar nitelikli eğitim arayışı içinde değildi.  Eğitim sisteminde kalıcı hale gelen sorunlara çözüm bulamayan Milli Eğitim Bakanlığı çözüm konusunda da bir tek yandaş sendikayı referans almaktadır. Gerici eğitim dayatması çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığı gibi çağdaş dünyanın gerisinde kalan bir ülke konumuna girilmiştir. PİSA sonuçları ve uluslararası değerlendirmeler bunun net kanıtıdır. Böyle olunca maalesef çocuklarımızın umutsuz, gelecek konusunda kaygılı olmaları sonucu ortaya çıkmıştır. Her çocuğun en büyük hedefi yurtdışına çıkmak olmuştur. Buna rağmen Milli Eğitim Bakanlığı yoğun bir şekilde Eğitimin niteliğini dinselleşme ve ticarileştirme yoluyla arttırabileceğini halka inandırmaya çalışmaktadır. Maalesef sermayeye ve ideolojik hedeflere uygun olarak alınan bilim karşıtı kararlar okullarda hayata geçirilmeye devam etmektedir. Yapılan protokoller tamamen ideolojik protokoller olup gerek pedogojik olarak gerekse çağın gereksinimlerine uygun olmayan yaklaşımların halk çocuklarına dayatılmasıdır. Belirtmek isteriz ki Eğitim sisteminde yaşanan sorunlara bütünsel bakmak gerekir bu sorunlar, ülkedeki ekonomik, toplumsal ve siyasal alanda yaşanan gelişmelerden bağımsız değildir. TÖB SEN olarak Eğitim de her geçen gün daha da derinleşen sorunların çözümü konusunda ses vermede geri adım atmayacağımızı belirtmek isteriz. Her geçen gün daha da piyasalaştırılan, okul öncesinden üniversiteye kadar bilimden ve laiklikten vazgeçildiği Eğitimde kamusal, laik, bilimsel ve parasız eğitim talebimizden vazgeçmeyeceğimizin de bilinmesini isteriz” ifadelerini kullandı.

Reklam

http://www.asitemizlik.com.tr, Bu Reklam Linki ile firmamıza başvuru yapanlara firmamız tarafından %10 indirim yapılacaktır.

YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.