Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Hatay İl Örgütü, Beşar Esad’ı deviren HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) rejiminin Suriye halkı için tehlikede olduğunu belirterek basın açıklamasında bulundu.
Yapılan basın açıklamasında “Suriye’de HTŞ İktidarı Aleviler, Hristiyanlar, Dürzîler, Süryaniler, Kürtler, Kadınlar ve Suriye toplumunun seküler kesimleri için tehlikedir.
Suriye, tarihi boyunca farklı medeniyetlerin gelişim ve etkileşim merkezi olmuş, etnik ve inançsal olarak çok kimlikli bir toplum yapısına sahiptir. Bu toprakların kadim zenginliği, farklı kimlik ve kültürlerin binlerce yıldır bir arada yaşamayı başarmasının ürünüdür. Ancak, Suriye Devleti’nin başkanı Beşar Esad’ın demokratik bir dönüşümle değil de, emperyalist ve sömürgeci odakların desteklediği cihatçı HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) güçlerince devrilmesinin ardından ortaya çıkan rejim değişikliği, ülkedeki çok kimlikli yapıya ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
HTŞ İktidarı ve Çok Kimlikli Toplum İçin Varoluşsal Tehdittir
Bu tehdit, yalnızca bir spekülasyon değil, HTŞ ve diğer cihatçı yapılanmaların bugüne kadar işlediği insanlık suçları, gerçekleştirdiği katliamlar ve şeriatçı ideolojilerinden kaynaklanan haklı bir endişedir.
Esad rejiminin yıkılmasıyla birlikte, Suriye’de Aleviler, Hristiyanlar, Dürzîler, Süryaniler, Kürtler, kadınlar ve toplumun seküler kesimleri için varoluşsal bir tehdit söz konusu ortaya çıkmıştır.
Son 13 yılda Suriye’deki cihatçı çeteler, özellikle Alevi/Nusayri toplumu ve Hristiyan vatandaşlara yönelik birçok saldırı gerçekleştirmiştir. Maaloula’da Hristiyanların katledilmesi ve Lazkiye köylerindeki Alevi nüfusa yönelik toplu saldırılar bu vahşetlerin yalnızca birkaç örneğidir.
HTŞ’nin “Ilımlı” Görünümünün Ardındaki Gerçek
HTŞ her ne kadar ehlileştirilmiş, ılımlı cihadist gruplar olarak lanse edilse de, gerek bu örgütü oluşturan unsurların bileşimi gerekse son süreçteki gelişmeler, ABD- İsrail hegemonyasını ve HTŞ iktidarının ideolojik formasyonunu kabul etmeyenleri zor günlerin beklediğini ortaya koymaktadır.
HTŞ’nin iktidarı, ABD’nin emperyalist güçleri, İsrail’in soykırımcı politikaları ve Türkiye’nin sömürgeci müdahaleleriyle mümkün kılınmıştır. Bu çıkar odaklı destek, özellikle Aleviler için büyük bir tehdit oluşturmakta; bu kadim halkı soykırım tehlikesiyle karşı karşıya bırakmaktadır.
Rojava’daki Demokratik Yönetimi de tehdit altında
Hakeza, Suriye Kürtleri’nin Rojava’da oluşturduğu demokratik ve özerk yönetim de tehdit altındadır. Suriye’deki cihatçı yapılanmalar ve esas olarak da Türkiye devleti Kürt halkının burada yarattığı demokratik alternatifi ve kazandığı statüyü hazmedememektedir. Kürt halkının Rojava bölgesindeki örgütlü ve mücadeleci varlığı, öz savunma kapasitesi kısmi bir güvence yaratsa da uluslararası toplumun buradaki demokratik, seküler kazanıma sahip çıkmaması durumunda yetersiz kalacaktır.
Rojava’daki farklı kimlik ve inançların demokratik bir şekilde bir arada yaşadığı modelin Suriye geneline yayılması, yalnızca bölge için değil, tüm dünya için önemli bir kazanım olacaktır.
Örgütsüz ve özsavunmasız kesimler tehlike altında
Aleviler, Hristiyanlar, Dürzîler, Süryaniler, kadınlar ve Suriye’nin seküler kesimleri, örgütsüz ve savunmasız durumları nedeniyle Kürt halkına kıyasla daha büyük bir tehlike altındadır.
Yeni Suriye’yi dizayn edenlerin HTŞ’ye giydirmeye çalıştığı “demokratik dönüşüm, yumuşama, ılımlılaşma” gömleği daha şimdiden her tarafından patlamış durumda. Erdoğan’ın da hedefi olan Şam’ın Emevi Camii’nde kılınan namazla ilan edilen bir iktidarın toplumun bütün kesimlerini kapsaması nasıl mümkün olabilir? Kirli geçmişini bırakalım, HTŞ’nin Şam yürüyüşünde sansüre rağmen sosyal medyaya yansıyan Alevi katliamları, işkence görüntüleri, tehditlerin çok daha fazlasının sahada yaşandığını tahmin etmek zor değil.
“Kadınların kıyafetlerine karışılmayacak” reklam metinlerinin sahteliği, Şam’daki kutlamalar sırasında yapılan “kadınlarla erkekler ayrı ayrı ayrı dursun” anonslarıyla çoktan ortaya çıkmış durumda.
HTŞ’ye atfedilen “demokratik dönüşüm” ve “ılımlılaşma” gibi söylemler, sahadaki gerçeklikle çelişmekte ve toplumun geniş kesimlerini dışlamaktadır.
HTŞ İktidarına Karşı Eşit ve Demokratik Bir Suriye Mücadelesini büyütelim
HTŞ iktidarının demokratik bir Suriye yaratabileceği algısını yaymak, bu cihatçı yapının şiddetle pekiştireceği zulüm düzenine karşı ezilenleri hazırlıksız bırakacaktır. Nitekim, Suriye’deki sol, sosyalist, seküler ve ilerici gruplar, Şam’da bir araya gelerek bu tehdide dikkat çekmiş; şeriat düzenini kabul etmeyeceklerini ve eşitlikçi bir Suriye için birlikte mücadele edeceklerini ilan etmişlerdir.
Yapılması gereken, HTŞ’ye ilişkin sahte beklentiler yaymak değil, bu ilerici kesimlerin seslerini duyurmak ve örgütlenmelerine katkı sağlamaktır.
Bu bağlamda, uluslararası toplum, sol, sosyalist, demokratik ve seküler çevreler; kadın örgütleri cihatçı HTŞ iktidarına karşı eşit, özgür ve demokratik bir Suriye mücadelesine destek vermeye çağırıyoruz. Çoğulcu ve demokratik bir Suriye’yi savunmak, barışı ve insanlık onurunu savunmaktır.
Gelin, bu mücadeleyi hep birlikte yükseltelim!”ifadelerine yer verdi.