Deniz EZER:”İNSANCA YAŞAM KOŞULLARINI SAĞLAYACAK MAAŞ ARTIŞI TALEP EDİYORUZ”
Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası TÖBSEN adına Merkez Yürütme Kurulu Başkanı Deniz Ezer başta kamu çalışanları, memurlar, işçi, emekli, emekçilerin yaşadıkları ekonomik sıkıntılar ve çözüm yolları hakkında basın açıklaması yayımladı.
TÖBSEN Başkanı Deniz Ezer açıklamasında:”Yoksulluk sınırının altında yaşamak istemiyoruz.Kamu çalışanları sefalet içinde yaşamaya mahkum ediliyor. Ekonomik krizin önlenemediği, enflasyon rakamlarının düşürülemediği bir ekonomik tablo ile karşı karşıyayız.Türlü reçetelerle ve dışarıdan getirilen ekomistlerle ekonominin düzeleceğini düşünen iktidar yanılgılar içinde krizin boyutlarını daha çok büyümesine neden olmaktadır. Yapılması gereken; kamu kaynaklarının eşit adil bir biçimde bölüşümü ,üretime dönük ekonomi politikalarının hayata geçirilmesi, kamu ihalelerinin yeniden düzenlenmesi şeklinde olması gerekirken tepede hiçbir değişiklik yapmadan krizi tabana yani halka, işçi,emekçilere, memura ve emekliye yığmaktadır. Bunu kabul etmiyoruz. Kamu çalışanları yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum edilmektedir
Devletin üst kademesinin lüks ve şatafat içerisinde yaşama algısı ,itibarın tasarrufu olmaz algısı ,kurumların giderlerinin denetlenmemesi ,tepede yapılan harcamalar konusunda tasarrufa gitmeyen iktidar halkın yaşamını kolaylaştırması konusunda gerçekçi adımlar atmamaktadır. Seçim dönemi devletin kasasından para harcayanlar ,millilik vurgusu ile araba gezdirenler insan değerinin seçimden de arabadan da daha değerli olmadığını pratikte göstermişlerdir.Oysa yapılması gereken devlet hesaplamalarını kısıtlamak, insanı özgü politikalar geliştirmek ,halkın refahını yükseltmek konusunda kararlı olmak ,devlet harcamalarında küçültmeye giderek üretime dönük hamleler geliştirmektir.Ayrıca bir vurgu yapmak isteriz ki ekonomik kriz’i önlemenin yolu ekonomik hamlelerin yanında ülkede güven ortamının sağlanması,insan haklarına ve ifade özgürlüğüne yönelik aykırı fiillerin olmaması,adalet kavramına duyulan güven’in artmasıdır.
İktidar; kademeli zam, refah payı artışı ve enflasyon farkı gözeterek memurlara 22 bin liralık en düşük maaş zammı yapmak istemektedir ancak ekonomik gelişmeler, enflasyon rakamları, döviz kurları, mal ve hizmetlerdeki artış, ev ve kiralardaki yükseliş ve yoksulluk sınırı dikkate alındığında kamu çalışanları büyük zorluk içerisindedir. Seçimin ertesi günüyle başlayan zam yağmuru, sonrasında döviz kurlarında ani yükseliş ve en sonunda da Türk lirasında hızlı değer kaybı yaşanmıştır. Geldiğimiz nokta kiraların fahiş bir boyutta olması,motorine son bir ay içerisinde 7 lira yakın zam yapılması, mtv’nin %100 arttırılması, gıda fiyatlarının ve temel tüketim maddelerinin %80’ne yakın zam artışına uğramaları sonuç olarak halkın ve kamu emekçilerinin nefes alamayacak boyuta getirilmesidir. Bütün bunlara karşın kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş zamları TÜİK’in inandırıcılıktan uzak enflasyon verileri değil, gerçek enflasyon ve geçim şartları dikkate alınarak en düşük memur maaşı 45 bin TL olmalıdır
YILLARDIR EKONOMİK KRİZ ALTINDA EZİLİYORUZ
Uzun yıllardır üretim ekonomisinden uzak kamu iktisadi teşebbüslerinin satılması üzerine kurulu ekonomik düzen bu sonucu doğuracağını gösteriyordu.Satılan fabrikalar ,kar yapan firmalar satıldı.Bunun sonucunda kısmı olarak bir ekonomik canlandırma yaratıldı. Dünyada gelişen ekonomik kriz zayıf bir ekonomiye dönüşmüş üretimi durdurulmuş bir ülkenin ekonomisini daha çok etkilemektedi. Gerçekçi ekonomik Politikalar yok sayılmış önce faiz ekonomisini reddediyorum diyen iktidar daha sonra FAİZ ekonomisine dönmüştür. Kimliksiz ve bilimsellikten uzak ekonomik politikalar yürütülmeye devam edilmektedir. Ülke ;tarihinin en ağır ekonomik kriz koşullarını yaşamaktadır. Ülkenin gerçek gündemi olan ‘zamlar, hayat pahalılığı, açlık, işsizlikle’ ilgili gerçekçi adımlar atılmamaktadır. Emekçiler; ekonomik krizin ağır koşullarının etkisiyle çaresizdir. Yurttaşlar; yüksek kiralar, ödenmeyen faturalar, kredi kartı borçları, tüketici ve konut kredileri altında ezilmektedir. Seçim döneminde en düşük memur maaşının 22 bin TL’ye yükseltileceği vaadi bilinmektedir. O günden bugüne memur maaşlarında yaşanan erimenin ve alım gücündeki düşüş daha da artmıştır. İktidar; kademeli zam, refah payı artışı ve enflasyon farkı gözeterek memurlara 22 bin liralık en düşük maaş zammı yapmak istemektedir ancak ekonomik gelişmeler, enflasyon rakamları, döviz kurları, mal ve hizmetlerdeki artış, ev ve kiralardaki yükseliş ve yoksulluk sınırı dikkate alındığında kamu çalışanları büyük zorluk içerisindedir.
“EN DÜŞÜK MEMUR MAAŞI YOKSULLUK SINIRININ ÜSTÜNDE EN AZ 35 BİN TL ÖĞRETMEN MAAŞI EN AZ 45 BİN TL OLMALIDIR”
Seçimin ertesi günüyle başlayan zam yağmuru, sonrasında döviz kurlarında ani yükseliş ve en sonunda da Türk lirasında hızlı değer kaybı yaşanmıştır. Kamu emekçilerinin maaş zamları TÜİK’in inandırıcılıktan uzak enflasyon verileri değil, gerçek enflasyon ve geçim şartları dikkate alınarak en düşük memur maaşı 45 bin TL olmalıdır diyoruz. ENAG’in verilerine göre Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) Haziran ayında yüzde 8,54 arttı. E-TÜFE’deki 12 aylık artış oranı ise yüzde 108,58 olarak gerçekleşti. TÜFE’deki yılbaşından itibaren artış oranı ise yüzde 50,53 oldu. Hayat pahalılığı, gelir dağılımı ve yolsuzluk giderek artmaktadır. Memur maaşı, yoksulluk sınırının altında kalmamalı devlette çalışan emekçiler derin yoksulluğun pençesinde nefes aldıracak en düşük memur maaşı yoksulluk sınırının üstünde en az 35.bin tl öğretmen maaşı da en az 45 bin TL’dir. Ülkedeki ekonomik krizi, açlığı, yoksulluğu ve enflasyonu yok sayan AKP iktidarına sesleniyoruz; Günlük çözümlerle yurttaşları kısa süreliğine rahatlatmaya çalışmak yerine; yurttaşları açlığa, sefalete mahkûm eden enflasyon oranlarından ve zamlardan vazgeçilmelidir”dedi.